“Ödülü Burak Ersemiz’e veriyorum. 12 Nisan’da İstanbul’dayım. Kavuk Umut Çor’da artık..”

Yine uzatmayayım. Bu ödülün sahibide usta gazeteci Burak Ersemiz oldu. Yine kaçırmadı haberi. Ha ödül ne diye sorarsanız. Brezilyanın yerel içkisi Cachaca ile Brezilya kahvesi arasında seçim Burak’ın. Ama tanıdığım Burak’ın Cachaca’yı tercih edeceğine eminim 🙂
Neyse işte dostlar, sonunda bitti. Bir aksilik olmaz, sevgili evrenim bir son dakika kıllığı yapmazsa 11 Nisan’da uçağa binip 12 Nisan gecesi Istanbul’da olacağım.
Tabi benim gezmelerim bitmez. (En azından Patagonyayı görmeden). Ama bir daha bu kadar uzun süre olur mu? Iste onu sanmıyorum.
Yola yeni çıktığım dönemlerde kadın bir gezgin vardı. 500 küsur gün dolaşan. Hayret ve hayranlıkla okumuştum. “Vaybe nasıl bu kadar gezmiş” diye.
Şimdi geri dönüp bakıyorum da. Endonezya’dan sonra Istanbul’a uğramamı saymazsam yaklaşık 3.5 yıl geçmiş.
11 Kasım 2014’de başlayan maceram, bir yıl kadar sürer diye düşünürken geldim Nisan 2018’e. Bin küsur gün. Şaka gibi 🙂
Sırt çantama doldurduğum, bazılarını sizin de bildiğiniz, ama çoğunluğu sadece bende olan binlerce anı ve yaşanmışlıkla dönüyorum. Geriye onlardan başka da hiç bir şey de getirmiyorum. Ha birde uğradığım her ülkenin tanrısını. Yani para koleksiyonum. Ben onlara “Tanrı koleksiyonu” diyorum 🙂
Duygularım çok karışık.
Mutlu ve heyecanlıyım, özlediğim bir sürü kişiye ve şeye kavuşacağım için.
Üzgün ve buruğum; seyahat ederken hissettiğim özgürlük ve keşif duygusundan uzaklaşacağım için,
Biraz korku ve endişe duyuyorum, ayak uydurup uyduramayacağımı bilmediğim için.
Çünkü 2014’te yola çıkan Asım’la, gelecek hafta Istanbul’a varacak Asım arasında eminim çok fark var. Olması da kaçınılmaz. Daha ben bile bilmiyorum bu farkın oranını. Tek umudum bu değişimin iyi yönde olması. Yoksa nefret edeceğiniz birine de dönüşmüş olabilirim.
Ama artık dönmem, en azından uzunca bir süre ara vermem gerekiyor.
Birinci nedeni yoruldum. Sadece fiziksel değil, zihinsel ve ruhsal olarak da yoruldum. Bu kadar yaşanmışlığın yerine oturması için durmam lazım. Ruhumun yetişmesi için durmam lazım. Ayrılığın, gurbetin, özlemlerin açtığı yaraları iyileştirmek için durmam lazım. Bunun için tanıdık, bildik topraklarda durmam lazım. Bir ağacı iyileştirmek için yaralarının, kök saldığı toprakla sıvanması gibi.
Ikinci nedeni, gezgin zehirlenmesi (ben bu ismi taktım 🙂 yaşıyorum. Sanırım uzun zaman gezen hemen herkesin yaşadığı bir sorun bu. Motivasyonumu ve heyecanımı kaybetmeye başladım. Gezdiğim yerler, gördüğüm şeylerden zevk almamaya başladım. Yeni bir yere gittiğim zaman ister istemez eskilerle karşılaştırma yapıyorum. Bu da yeni yerlere karşı bir umursamazlığa ya da bir küçümsemeye neden oluyor.
Herneyse işte sonuç itibarıyla önümüzdeki hafta dönüyorum.
Hem ne demişti ustad Ursula K. Le Guin, Mülksüzlerde;
“Gerçek yolculuk geri dönüştür”
NOT: Hem dünya daha emin ellerde. Kavuk Umut Çor’da artık :))

Asim
Rio de Janerio
4 Nisan,
07.42