“O BENİM KAHRAMANIM..” Kuzeyli Dali Ali Değermenci’den duygusal bir yazı

O BENİM KAHRAMANIM
Bütün çocukların kahramanı babalarıdır. Babam benim Kahramanımdı…. Baba olmak demek kahraman olmak demektir de… Bazı çocukların kahramanları hep içinde yaşar. Çünkü onlar babaları ile fazla yaşayamaz.
Ben 8 yaşında idim kahramanım 39 yaşında hayata veda etti.
O günden sonra baba kelimesini kullanmak istemedim…
Hani Cemal Süreyya diyor ya “sizin hiç babanız öldü mü? Benim babam öldü kör oldum” diye…
Eee biraz kör oluyor insan…
Sonra baba oldum ilk Kardelen bana baba dedi, sonra Barış Kayra… İşin doğrusu pek alışamadım o kelimeye.
Ama benim kahramanım hiç değişmedi, 8 yıllık sürede neyse bu yaşıma geldim kahramanım değişmedi. 40 yaşına geldiğimde bir hayli gariplik yaşadım, babamdan fazla yaşadığımı hissettim. Hiç babandan fazla yaşanır mıydı?

Babasız bir hayat zor bir hayat, hatta çok zor bir hayat. Hayata meydan okuman gerekiyor, istesen de istemesen de…
Zor zamanlarda bir el istiyor insan omuzunda. O el baba eli olması gerekirken olmuyor, olamıyor…
Bazen yazgıya isyan edesi geliyor ama alın yazısı…
İçimde Kocaman bir acı ve hüzün var, keşke Kardelen ile Barış Kayra’yı tanısa onlara sarılsa torunlarını sevebilseydi. Onlar da o muhteşem Kahraman’ımı tanısaydılar…Keşke evimde bir akşam yemeğe gelebilseydi gelini Züleyha’nın yemeklerinden tadabilseydi ve siyasi tartışmaları onunla yapabilseydim.
Keşke yazdığım yazıları, okuduğum kitapları onunla konuşabilseydim. Kütüphanemi görseydi. Ne kadar hoşuna giderdi ?
Televizyonlarda beni izlese ne hissederdi acaba… Televizyon programlarımdan sonra onu arasam değerlendirme yapsaydım…
Tam 40 yıl geçti, Kocaman bir ömür… Unutamıyorsun, 8 yıllık sürede bir sürü hikaye ve muhteşem anıları unutamıyorsun… Hepsi bir ömre bedel güzel anılar. Şimdi sararmış birer fotoğraf gibi zihninde duruyor…
Çoçuklar babalarından çok şey öğrenir. Ben dezavantajlı olsam da babamdan o kısa süre içinde bir ömre sığacak şeyler öğrendim. Öncelikle erdem, ahlakı…
Dürüstlüğünü, yiğitliği ve insanlara yardım etmeyi… Mağdurlardan yana olmayı, hakikati, dünyadaki adaletsizliğe karşı durmayı ondan öğrendim… Dostluğu ve arkadaşlığı ondan öğrendim… Gezmeyi, yeni yerler keşfetmeyi yeni insanlar tanımayı… Bugün benim hayatımın en önemli işlerinden biri olan kitap okumayı sevmeyi bana babam öğretti… Hiç unutmadığım bir sözü vardı “yerde gazete görsen alıp okumalısın” diye. Gazete almak yorumları okumak siyasi tartışmaları yapmayı hep ondan gördüm. Sonra ben gazeteci oldum…
Tabi onun bir de Karaoğlan’ı vardı.
Ecevit’i onunla tanıdım. Onunla çok iyi dost du. 1974 Kıbrıs Harekatı’nı radyonun başında Nasıl takip ettiğini bugün gibi hatırlarım. Sonra ben gazeteci olarak çok kez Kıbrıs’a gittim. Her gittiğim de babamı hatırladım. Gazeteci olarak Ecevit’le röportaj yaptım ona da söyledim onunla andık babamı…
Sonra Selanikli bir aile ile Ankara’da dost oldu. Onları Trabzon’a davetti geldiler. Ömrü devam etse Selanik’e onları ziyarete gidecekti. Ben Selanik’e hayran oldum onlarca Selanik kitabı okudum, şimdi bir Selanik hikayesi yazıyorum… O bana kısa ömründe hep yol gösterdi ve ben o yoldan yürüdüm…
Tam 40 yıl geçti ve o kahramanımı Yusuf Değermenci’yi hiç unutmadım.
O benim hayatım boyunca tek kahramanım olarak kalacak.
Zaten değil midir, kahramanlar ölmez diye…

Ali Değermenci

Nam-ı Değer Kuzeyli Dali