KİMSE KUSURA BAKMASIN.. (Omurgasız paracı gazeteciler) bu laf size..

Kırk yıllık arkadaşım, dostum, kardeşim bile olsa…
Köşesinde, sütununda ürün-hizmet tanıtımı, marka lansmanı, mal tanıtımı mekan reklamı filan yapan meslektaşlarımdan utanıyorum.

Kınıyorum, lanetliyorum.

Reklam denen bir şey var. Bunun bir ticari karşılığı var. Ücreti var. Bu ücretler de, yazılı ve görsel medyanın (maalesef ki) başlıca finans ve yaşam kaynağı durumunda. Yani kurumlar bunlarla ayakta durmak zorunda.

Ama sen ne yapıyorsun?.. Bir uçak bileti ya da bir davet yemeği, belki çalgı çengi karşılığı (ki bu da sana şahsen geliyor. Muhabire filan değil) köşende bir ürünü-hizmeti ballandıra ballandıra anlatıyorsun. Ürün sahibi de reklamı “ucuza” getirmiş oluyor.

Hatta bir de şu oluyor.. Seni (ve kurumunu) bir şekilde (deyimimi mazur gör ama kullanacağım) “gebe-hamile” bıraktığı için, senin gazetende-derginde-ekranında hakkında menfi bir şey çıkmayacağını da garantiye alıyor.

3 milyarlık 5 milyarlık cep telefonu da bir.. 15 liralık bir şişe şarap da..

İğreniyorum sizden…
İsterseniz kusura bakabilirsiniz de…

Zafer Arapkirli

zafer