İkram – Kıyak – Davet Gazeteciliği… Zafer Arapkirli yiyip yiyip doymayan avantacı gazetecileri yazdı

İKRAM – KIYAK – DAVET GAZETECİLİĞİ…

Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici’nin köşesinden bugün aktardım..
Bilmeyenler için bir kez daha (açarak) anlatmak istiyorum, bizim mesleğin pislikleri faş olsun.
Pisliği, çirkinliği bilin ki, doğru düzgün, temiz gazetecilik nasıl olur karşılaştırma imkanınız olsun diye….

Malum, her sektörden firmalar gazetecilere gerek ürün gerekse hizmet tanıtımı için “Eşantiyon, hediye, davet, gezdirme, ağırlama vs.” tarzında besleme faaliyetinde bulunmaya çalışırlar..
Onların suçu değil tabii. Malını tanıtıp reklam yapacak.
Bu davetlere veya yolladığı hediyelere harcadığı “görece cüzi” para ile reklamı bedavaya getirecek ve yaygın tanınırlık, görünürlük edinecek..

Nasıl? Davet ettiği ve “beslediği” gazetenin, TV’nin, gazetecinin yapacağı haber karşılığında..

Alan razı- satan razı durumu yani.. Win-Win şeysi.
1. Firma reklam giderinden tasarruf eder
2. Basın-yayın organına haber malzemesi çıkar. Güzelce haber görünümü altında tanıtımı yapar, üstelik ileride bunun karşılığında da firmadan ilan talep etme hakkı doğar.
3. Gazeteci avanta gezide ağırlanır, ürünü “lüp”ler
4. Gazete patronu, çalışanını (başkasının kesesinden) avanta gezi ile “mamalamış-hediyelendirmiş” de olur

Bu kepazeliği, onurlu basın çalışanları öteden beri eleştirmiş ve lanetlemiştir.
Çünkü “Haber” ile “reklam” arasındaki farkı ortadan kaldırır bu..
Basın kuruluşunu her sektörden firmalara karşı “gebe” bırakır.
Yarın, onunla ilgili kötü bir haber yapamazsın.
Üstelik gazeteci denen insanı “Beleşçi” konumuna düşürür.
Aşağılık bir durumdur bu.

Çaresi?
Basın kuruluşlarının bu tür organizasyonlardan uzak durması.
İlle de haber değeri taşıyacak bir davet, gezi ya da ürün varsa, buna yollayacağı muhabirinin-yazarının masrafını kendisinin karşılamasıdır.
Hem gazetecinin hem de kurumunun haysiyetini korumak adına.

Bi dakka ya!..
Ne dedim ben?

Hays…….???–
Zafer Arapkirli