GENEL YAYIN YÖNETMENLERİ ATAMAYLA TERFİYLE DEĞİL, MUHABİRLİKTEN GELİR.. İsmail Er yazdı.. (Gelirdi gelmeliydi)

Nezih Demirkent, Çetin Emeç, Abdi İpekçi

GENEL YAYIN YÖNETMENLERİ ATAMAYLA TERFİYLE DEĞİL, MUHABİRLİKTEN GELİR….

Medya’da bugün isim yapmış, milyarder sınıfına giren birçok Genel Yayın yönetmeninin arkasında adı sanı duyulmmayan yüzlerce kahraman vardır. Merkezde, Anadolu’nun en ücra köşelerinde haber ve fotoğrafları ile gündemi belirleyen alın teri akıtan insanları unutmayalım. Hele hele gazetelerin istihbarat müdürleri ve şeflerinin dedektif gibi takip ettiği haberlerin gazete tirajlarının ve genel yayın müdürlerinin itibarlarını nasıl arttırdığını da unutmayalım.

OKULLARDA DERS OLARAK OKUTULMALI

Geçmişten bu zamana kadar öyle genel yayın yönetmenleri gördüm ki, hepsinin ayrı ayrı özellikleri vardı. Bazıları adamdı. Yaşamım boyunca birarada olduğum ve çalıştığım Nezih Demirkent, Ünal Sakman, Yalçın Kamacıoğlu, Ergun Kaftancı, Veli Sezai Balcı, Şakir Süter, Abdi İpekçi, Çetin Emeç…
BİLGİN VE DOĞAN’IN MEDYAYI BİTİRME

Hepsinin ortak özelliği gazetelerin muhabirlik hattından gelmiş olmaları ve çalışanın hakkını korumaları gelecek kuşaklara örnek oldu. Ama Dinç Bilgin ve Aydın Doğan’ın medyaya el atmasıyla gelenek tepeden inme genel müdürleri çağı başladı. İdol Genel Yayın Yönetmenlerinden Etibank sahibi Genel Yayın Yönetmeni Zafer Mutlu, Ufuk Güldemir, Tuncay Özkan, ve TÜSİAD’a üye olan Ertuğrul Özkök, Eyüp Can gibi tepeden inmeler medyaya yerleştirilince itibar ve triaj düşüşü başladı.
İŞLER GÜÇLER
Çünkü işler güçler PR’cılar işin içine girince medya gerçek işini yapamadı. Dünyada gazeteleri ayakta tutan muhabir, foto muhabir, sayfa sekreterleri, editörler ve teknik ekip çalışanlarıdır. Gerisi teferruattır. Tepeden inme Genel Yayın yönetmenleri taktıkları at gözlükleriyle kendilerini ve PR’cıların dışındakileri teferruat görmeye başladılar. Hem, imaj, hem tiraj hemde reklam kaybı oluşurken inanırlıkta kayboldu.

GENEL YAYIN YÖNETMENİ MUHABİRLİKTEN GELMEDİYSE

CEMAAT YADA GİZLİ SERVİSİN ADAMIDIR

Orhan Can arkadaşım çok iyi analiz etti. Gazetecilikte bir insanın muhabirlik geçmişi yoksa o kişiden şüphe duyacaksın. Bir grubun, bir cemaatin veya bir gizli servisin adamıdır.

Ya da yatak destekli sevgilisi sayesinde vardır.

Peki, muhabirlik geçmişi olup da bu tip olanlar yok mudur?

Vardır tabii ki…

Hatta onların kimler olduğunu da gerçek muhabirler isim isim bilirler.

Yani “Biz kırk kişiyiz birbirimizi biliriz misali..”

Ancak, geçmişi olmayanlar açıkca “Atama” “Terfi” veya “bir destekle” gelmişlerdir o noktaya………

İsmail Er

Nezih Demirkent, Çetin Emeç, Abdi İpekçi