Main nehri kıyısındaki tarihi Frankfurt Edebiyat Evi’nde okuma akşamına gittim. Biletlerin 12 Euro’ydu. Tamamen dolan salonda üç yüzden fazla kitapsever vardı. Yazar Feridun Zaimoğlu geçen ay yayınlanan ‘Die Geschichte der Frau’ (Kadının Tarihi) romanından bölümler okudu… Okuma akşamını Almanya’nın Sesi Radyosu Kültür Bölümü Başkanı gazeteci, eleştirmen, ABD’de öğretim üyesi Barbara Wahlster yönetti.
Uzun yıllardır tanıdığım Feridun, 1964 Bolu doğumlu… Bir yaşında ailesiyle birlikte Almanya’ya gelmiş… Tıp eğitiminden sonra yazarlığa başlamış… 1995’te ‘Kanak Sprak’ kitabı ile adını duyuran Feridun bugüne dek, Adelbert von Chamisso, Hugo Ball, Ingeborg Bachmann ve Hebbel gibi sayısız ödüle layık görüldü. Aynı zamanda ressam olan Feridun eserleri sergileniyor. Almanya’nın çeşitli üniversitelerinde edebiyat dersleri veriyor… Die Zeit, Frankfurter Allgemeine Zeitung, Frankfurter Rundschau gibi köklü gazetelerde de sık sık makaleleri yayınlanıyor.
Eleştirmen değilim. Zaten onun eserlerinin eleştirisini yapmak, değerlendirmek her babayiğidin harcı değil… Ama saygın Alman eleştirmenler onun yazı dilinin fevkalede ‘blumig’ yani inanılmaz renkli olduğunu ifade ediyorlar. Bu da sanırım Türk genlerinden kaynaklanıyor. Her yıl yaptığı sayısız okuma akşamının biletleri günler öncesinden bitiyor… Salonlar dolup taşıyor. Okuyucuları aydınlar, münevver Almanlar… Küçük bir bilgi vereyim… Eserlerini elektrikli, daktiloda yazıyor, bahçe cücesi ile ilginç bir gümüş yüzük koleksiyonu var, akıllı telefonu yok…
Kitabından bölümler okurken, ses tonundaki, inişlerle çıkışlarla dinleyiciyi alıp götürüyor romanın içine sokuyor. Çok zengin bir dili var. Ben değil otoriteler söylüyor… Dostum Doğan Hızlan’ın deyimiyle ‘O bir Alman… Alman yazar, ama Almanlara karşı Türk kimliğini de savunan bir yazar’ Almanya’ya gelen ilk kuşağa saygı, sevgi ve minnet duyuyor.Zaimoğlu ‘Ben birinci nesli Altın Nesil olarak tanımlıyorum. Ağır şartlarda bizi büyüttüler. Almanya’da başarıya ulaşmış, Türklerin adını Alman sanat, sinema, edebiyat, spor ve kültüründe duyurmuş, aşağı yukarı benim kuşağımdaki her kişi bunu annesine, babasına, yani o Altın Nesil’e borçludur’ diyor… Ama şunu da ekliyor… ‘Artık Almanya’ya gönderilmiş olmak duygusundan da sıyrılmalı’
Feridun Zaimoğlu’nun Evangelio , Siebentürme , İsabel, Der Mietmaler, Russ, Hinterland, Liebesbrand, Leyla, Zwölf Gramm Glück, Leinwand, German Amok, Liebesmale gibi romanlarının yanısıra çok sayıda festivaller için yazdığı oyunu var. Yeni romanın içeriği adeta bir ‘Feminist Manifesto’… On kadının bakış açısından yeni bir insanlık anlatısı denilebilir belki… Tamamını okuyunca göreceğiz…
Verlag : Kiepenheuer & Witsch, Köln 2019
396 Sayfa, 24 Euro
Halit Çelikbudak