Ani Harabeleri.
Masallar şehri olabilecek kadar güzel ama neyse yazıda her şeyi belirttim. Kars’ın Ermenistan sınırına yakın bir bölgesinde bulunmaktadır. Ocaklı Köyü’nde, Arpa çayı boyu üzerindedir.
Ani kentinin adı ilk kez tarih sahnesinde, 6. yy’da bir Ermeni ailesi olan Gamsaragan beylerinin yeri olarak geçmektedir. Gamsaragan beylerinin yurdu olan Ani’ye, yine bir Ermeni beyi olan Bargatlılar sahip olmak ister. İki beylik arasında uzun süren bir mücadele sonucunda Bargatlılar kenti ele geçirir. Gamsaragan beyliği tasını tarağını satıp Bizans ülkesine göçer.
Kent, 1045 yılına kadar Bargatlıların elinde kalır. Bu dönemde başkent Kars’tan buraya taşınır. Şehre önemli yatırımlar yapılarak bir çok mimari yapı inşa ettirilir. Şehrin nüfusu yine bu dönemde 100 bin’e kadar ulaşır. 1045 yılına geldiğimiz de Bizans bu beyliğe son verir. Bu tarihten itibaren kente Selçuklular egemen olur. Bu dönemden itibaren bazı İslam mimarisi eserleri de kente yapılır.
Aslanlı kapıdan girdikten sonra saatlerin nasıl geçtiğini kesinlikle anlamıyorsunuz. İnsanı günümüzden kurtaran, gerçek üstü yolculuğa çıkaran kent. Mükemmel bir tarih yaşıyor Ani’de. Yüksekçe bir tepeye kurulmuş şehir, bir kaç metre arayla kiliseler/şapeller, cami, ateş tapınağı, yıldırım düşmüş kilise duvarları, uçsuz bucaksız gökyüzü, aşağıda vadide kıvrıla kıvrıla akan nehir, manastır, kule, ipek yolu, kale ve hamam.
Nehrin üst tarafında bulunan ve iki ülkeyi birbirine bağlamak için yapılan fakat artık o iki ülkeyi birbirinden ayıran bir köprü. İki komşunun ilişkisini anlatmaya yetiyor tek başına.
Ani mi? Anı mı? Tartışmasına girmeyeceğim.
Bir halkın tarihinden, medeniyetinden kompleks duyan bir zihniyet için diyecek sözüm yok.
Kentin tahrip edilmesine sistematik olarak göz yumuldu. Bu yapıların insanlar tarafından kimi zaman samanlık, ahır olarak kullanılmasına, define bulurum ümidiyle dört tarafının köstebek yuvası haline getirilmesine ses çıkarılmadı. Bakımsızlık, terkedilmişlik, şark kurnazlığı, vandallık.
Tanıtım için paylaşalım dostlar.
Arkeoloji Dünyası
