“Bugünkü aksiyonum… Donumuzdan gözümüze kadar her şeyimiz ithal”..

Bugünkü aksiyonum…

Donumuzdan gözümüze kadar her şeyimiz ithal.

Ben sokağa çıktığımda insanlara bakıyorum. Gençler ellerinde cep teli, tıp tıp tıp kaldırımda üzerime çıkıyor. Orta ve ileri yaştaki insanların ise yüzleri gülmüyor, adeta kederli. Samatya’da 40 yıldır faaliyet gösteren medikal firması ağabeyime uğradım. Bir saat konuştuk ve adam sağlığını kaybetmek üzere.

Neden?. Birçok göz hastanesine yıllardır lens üretimi yapıyor. 2015 yılında Bakanlık yeni bir uygulamaya giderek, İstanbul’da sadece 3 olan bu firmalara AB standartları getirdi ve üretim yerleri 150 Bin TL harcanarak steril ortam yaratıldı. Yetmedi CE sertifikası istendi. Tübitak denetliyor ve uygun sertifikayı veriyor. Bakanlık, bunu da yetersiz bulup bu kez 3. CE sertifikası istiyor. Peki deyip iki sertifikayı da denetimden geçerek alıyorlar.

Bu sertifikaları almak, 10 bin Euro gibi masraf ve denetimden geçebilirsen. Ancak 3^üncü sertifikayı alamıyorlar. Niye?. Bakanlığın istediği AB standardındaki sertifikayı ülkemizde verecek kurum yok da ondan. Bunu söylüyor, yok diyor böyle bir kurum. Cevap, ‘Bizi ilgilendirmez’. Kısacası sana dağa çık diyorlar, yolu yok diyorsun, çık diyor. Adam dağcı değil ki çıksın. Bu arada 300 Bin TL’lik ceza yiyor ve itiraz ediyor, mahkemeye veriyor ve mahkemeyi de kaybedip 50 Bin TL’yi ödüyor. Sertifika yine yok. 14 Bin Euro vererek yurt dışından Çekya’dan denetim yaparak sertifikayı verecek firmayla anlaşıyor. Gelip denetliyorlar ve geçiyor. İki ay sonra göndeririz diyorlar. O iki ay 10 ay oluyor. Meğer bu sertifikayı verecek firmada AB denetmenleri tarafından incelendiği için sertifika vermeleri askıya alınmış.

Ve 6 günü kalmış. Eğer süre uzatmazlarsa kapatıyorum 40 yıllık işimi diyor. Peki be lens nedir?. Hani özel hastanelere gidersiniz, katarakt ameliyatı olursunuz ve gözünüzün retina denen tabakasının arkasına, arkasına takılır, dünyayı berrak görmeye başlarsınız. Bunların zaten ham maddesi Avrupa’dan gelir ve burada imal edilir. Hastanelere 150-200 TL arasında verilir, onlarda 300 veya 400 TL’ye hastalara ulaştırır. Şimdi hastaneler bu lensleri yurt dışından 1 ay sürede ve tanesini sıkı durun 700-800 TL’ye ithal edebiliyorlar. Yani gözü bozuk tüketici bizlere maliyeti Bin TL’yi aşkın bir fiyata ulaşıyor veya bundan sonra ulaşacak.

Bir diğer konu, bu imalatı yapan 3 firma da, normal lensin yanı sıra, gözü çok bozuk olan mesela 50 derece bozukluktan bahsediyorum, bunları özel imal edip 2 gün ila 7 gün içinde imal edip hastaya ulaştırırken, şimdi bu yurt dışından aylar süren siparişlere neden olacak ve hastalar hem maddi hem de manevi olarak mağdur olacaklar.

Türkiye’de istenen sertifikayı verecek sertifikazasyon firması yokken bunu istemek ve çok nadir olan bu firmaların kapanması bize vatandaşa, ve ülkemize ne yarar sağlayacak?. Söyleyeyim. 40 yıldır ürettiğiniz malı artık üretmeyip bunu da ithal edeceğiz. Yani, donumuzdan gözümüze kadar her şeyimiz ithal. Peki bu konuda uzmanlaşmış parmak sayısı kadar insanın bu alandan çekilmesi ve ayrıca işsiz kalması da cabası. Adam ümidini yitirmiş, sağlığını kaybetme noktasında ve 3 yılda sırf bu işlerle uğraşmaya harcadığı para ise 500 Bin TL’ye ulaşmış durumda. Avrupa’da bu sertifikaların istenmesi büyük firmalar için planlanmış şartnameleri, ülkemizde AB standartı deyip küçük firmalardan talep edilmesi ayrı bir konu. Sıkıntı şu. Firmaların her türlü sterilize ortam şartları sağlanmış, CE belgeleri alınmış ancak istenen bir belgenin Türkiye’de verecek kurumu yok ve bu isteniyor.

Şöyle anlatayım. Türkiye’de araç üretiyorsunuz zaten patentli. Trafik çevirip bağlıyor ve AB standart belgesini getir diyor. Hangimizin elinde kullandığımız aracın standart belgesi var?. Yok. Kimde olur?. Bunu üreten fabrikada ve bunu denetleyen Sanayi Bakanlığında. Ülkesine küstürülen bu insanın söylediği söz, ‘Yıldım, bıktım, bu ülkede üretime prim verilmiyor. İthal et satçılık, ne yapabiliriz ki’?

Neydi? 11.01 büyüdük dü di mi!…

Genco Sabancı

6 Ocak 2018