İnternette “Firavunun çürümeyen cesedi” yazıp aratınca ibretlik paylaşımlar görüyoruz.
Kızıldeniz’de boğulan firavun’ olarak lanse edilen mumyanın gerçeği:
Bu ceset, ‘doğal mumya’ dediğimiz türden bir arkeolojik buluntudur.
Yani herhangi bir işlem yapılmamış.
Bütün iç organları kurumakla birlikte yerli yerinde.
Tabii bu durum mucize olduğunu göstermez.
Birçok müzede doğal mumya görmeniz mümkün.
(bknz: Arjantin’in Andes Dağı zirvesine inkaların kurban ettiği kız’ın cesedi.)
Tarihi Geç Hanedan Öncesi Dönem’e ait olan (MÖ 3500-3250 arası) bu ceset, Yukarı Mısır’daki Cebeleyn kasabasında Süveyş Kanalı açılırken insanlar tarafından Kızıldeniz’e uzak bir bölgede, bir tepecikte gömülmüş olarak bulunmuştur.
Öncelikle, kazı mahallinin Kızıldeniz’e olan aşırı uzaklığı ki bu mesafe ortalama 300 km.’dir.
Bu iddiayı coğrafî açıdan geçersiz kılıyor.
Firavun sanılan ceset firavunun değil, zavallı bir köylünün cesedi.
Eski Mısırlılar sevdiklerini gündelik hayatta kullandıkları eşyalarla gömmeyi âdet edinmişlerdi.
Eğer çok önemli bir firavun olsa mezar (Ortaya çıkan firavun mezarlarına bakabilirsiniz.) çok daha farklı, özellikle ölü buluntuları çok daha kıymetli olmalıydı.
Bu cesedin ölü buluntuları çok basit, gündelik olarak kullanılan topraktan yapılma eşyaları da vardı. Cesedin kimliği konusunda başka tutarsızlıklar da var.
Secde biçiminde olduğu iddia edilen ceset 3000 yıllık değil, yaklaşık 5250 yıllıktır.
Yani ceset Musa’dan yaklaşık 2000 yıl öncesine ait.
Londra British M.
Arkeoloji Müzesi
