“Bu amca ile ilk kez 1991’de ortaokula başlayıp okula otobüsle giderken karşılaşmıştım.” Erkan Yılmaz yazdı

Bu amca ile ilk kez 1991’de ortaokula başlayıp okula otobüsle giderken karşılaşmıştım.
O zaman da elinde Bond çantası vardı.
Spor ama şık gömlek giyer kravat takardı, takmadıysa da mutlaka gömleğinin üst düğmesi ilikli olurdu.
Gömleğinin cebinde mutlaka bir kalem olurdu.
İlgimi çekerdi, Marlon Brando gibi havası vardı işe gidip gelen bir çok insandan farklıydı.
50 yaş civarlarındaydı.
Saçının büyük bir çoğunluğu beyazlaşmış olsa bile saçları hep parlak ve taralıydı.
Emekli olan babamdan yaşlı görünüyordu.
Bir iki yıl sonra emekli olur herhalde derdim.
Birkaç kez boşalan koltuğa oturmayıp ona yer verdiğimi bile hatırlarım.
Öğrencilik dönemimde defalarca kez karşılaştım.
Kimse ile sohbet ettiğini hatırlamam.
Hep tek başınaydı.
İfadesindeki ciddiyet hiç değişmezdi.
Aradan geçen 26 yıldan sonra bu akşam yine aynı hattın otobüsünde iş çıkış saatlerinde karşıma çıktı.
Disiplininden hiçbir şey kaybetmemişti.
Maşallah deyip geçen bunca yılın muhasebesini yapıp bundan sonrası için cebime koydum…

Ancak yalnız kısmından emin değilim, elinde hep bir şeyler olurdu.
Bu akşam da vardı. Babalar böyledir genelde.
O an kendi muhakemem ile o kadar meşguldüm ki hiç düşünmedim konuşmayı.

Erkan Yılmaz