Bir gazeteciyi daha uğurladık..

Bir gazeteciyi daha uğurluyoruz!

1970’li yıllara bakıldığında, taşrada gazetecilik yapanlar, meslektaşları ile rekabet etmenin yolunu, haber atlatarak bulmaya çabalardı. Böylesine bir rekabet özellikle ulusal gazetelerin taşradaki temsilcileri arasında ,daha yoğunluk kazanırdı.Servis yaptıkları gazetelerde özel haberleri çıkan, hiçbir gazetede olmayan olayları imzaları ile kamuoyuna taşıyan gazeteciler, sadece görev yaptıkları bölgelerde değil, tüm ülkede isim yapar, takdir toplardı. Ancak günümüze bakıldığında, böylesine bir haberciliğin artık olmadığı, birkaç haber ajansının haberleri ile yetinilen, internet üzerinden sorgulamadan ‘’kopyala-yapıştır’’ yapan bir anlayışı benimseyen, gazetecilik yolu seçildi. Böyle bir yorum, aramızdan ayrılan değerli meslektaşımız, Talat Polat’ın örnek gazeteciliğini anlatmak için yapıldı. Rahmetli Talat Polat, Hürriyet Haber Ajansı’nın Diyarbakır büro şefi iken, meslektaşlarını şaşkına çeviren, temsil ettikleri bağlı ulusal gazete yöneticilerinden, gazetecilikte sık kullanılan ‘’Fırça’’ yemelerine neden olan bir gazeteci idi. Bölgeyi avucunun içi gibi bilirdi. Kendisi Diyarbakır’ın Lice ilçesindendi.1945 yılında Kadir ve Şemse çiftinin oğlu olarak dünyaya gelmişti. Dar gelirli bir aile içinde yetişti. İlkokulu Lice’de, orta eğitimini Diyarbakır’da tamamladı. Yüksek öğretim de yapmak istiyordu. Bu nedenle İstanbul’a geldi, Gazetecilik Yüksek okuluna girerek mezun oldu. Yıl 1973 idi. Aynı yıl Diyarbakır merkezli Mücadele gazetesinde mesleğe başladı. 1974’de muhabir olarak başladığı Hürriyet Haber Ajansının, bir yıl sonra Güneydoğu Temsilciliği’ne atandı ve bu görevi 28 Ağustos 1987 tarihine kadar sürdü.

Talat’a rakip çıktı..

  1. Gazeteciler arasındaki haber atlatma rekabetinden söz ederken, elbette Talat Polat’a rakip bir meslektaşı ortaya çıkacaktı. Bu gazeteci Ali Aladağ idi. Talat Polat ile nasıl tanıştığını Ali Aladağ şöyle anlatıyordu:

‘’ Diyarbakır’da 1982-1983 yıllarında görev yaptığım dönemde tanıştık. Talat Polat ağabeyim Hürriyet, ben de Tercüman-Bulvar ve Ak Ajans’ın Güneydoğu Bölge Ofisinde görev yapıyordum. Güneydoğu’da bölgesinde, Irak ile Suriye’de ve sınır dışında yaptığım haberler, üst üste manşetlerde yer almaya başlayınca, Talat ağabeyi bir gün karşımda buldum.”Gardaşım hoş geldin bölgemize. Sen misafirimizsin hele bir dur. Önce biz seni bir ağırlayalım. Bir çayımızı kahvemizi iç. Hemen başladın atlatma haberler yapmaya. İyi, hoş, helal olsun ama, bizi de silmeye başladığının bilmem farkında mısın?’’

Bu görüşme daha sonra yakın arkadaşlığa döndü. Ancak Ali Aladağ Diyarbakır’da varken, Talat Polat’ı büroda oturuyor gören olmadı. Bölgeyi dolaşıyor, atlatma haber için, şehir-şehir, ilçe-ilçe, köy-kasaba dolaşıyordu Ali Aladağ ile rekabet, en çok Hürriyet’in ve Hürriyet Haber Ajansının işine yaramıştı. Yakın arkadaşı o dönemlerde Erzurum Büro Şefi olan Kadir Sabuncuoğlu da, Talat Polat için şunları söylüyordu:

‘’Talat Polat ile 1979 yılında tanıştım. Hürriyet Haber Ajansı Diyarbakır bölge temsilcisiydi. Seksenli yıllarda Anadolu’daki en önemli gazetecilerden biriydi. Sadece meslektaş değil, candan bir dosttu. Hürriyet’ten ayrıldıktan sonra Asil Nadir’in Günaydın Gazetesinde de beraber çalıştık. O Nezih Demirkent’in Dünya gazetesine geçti, ben Hürriyet Haber Ajansına döndüm. Ancak dostluğumuz arkadaşlığımız artarak devam etti. Meslektaşımız ve candan arkadaşımız Sadık Kaplan acı haberi verdiğinde adeta yıkıldım’’

Demirkent’in seçimi

Talat Polat’ın hem bölgenin insanı, hem de yaptığı haberlerle meslektaşlarına örnek olması, ona ‘’Ağabey’’ payesi yakıştırılmasına neden oldu. Her sabah Hürriyet Haber Ajansı’nın bürosu, gazeteciler için bir buluşma yeri olmuştu. 1978 yılında Diyarbakır Gazeteciler Cemiyetinin kongresi vardı. Talat Polat aday olarak gösterildi ve Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığını 1988 yılına kadar 10 yıl yaptı.1989 yılında Günaydın Gazetesinden aldığı teklifi değerlendirerek İstanbul’a geldi. Gazetede Yurt Haberler Müdürü olarak görevlendirildi. Bu görevde 6 yıl kaldı. Hürriyet Gazetesinden Genel Müdürlük ve Yayın yönetmenliğinden ayrılarak Dünya gazetesini tazminatı karşılığında Erol Simavi’de alan Nezih Demirkent, gazeteci seçmede usta idi ve hiç yanılmamıştı. Dünya Gazetesinde, siyasi bir gazete olmaktan çok, ekonomi ağırlıklı bir politikayı benimseyen Demirkent, Anadolu’ya da açılmak istiyordu. Bizzat kendisinin başında bulunduğu heyetlerle Anadolu’ya gidiyor ve bölgelerin ekonomik koşullarını gazetede yansıtmaya çalışıyordu. Bu nedenle bulundukları bölgeyi iyi bilen, halk tarafından da tanınan gazetecileri, o bölgenin sorumluları yapıyordu. Onun için Talat Polat biçilmiş kaftandı. Onu 6 yıl çalıştığı Günaydın’dan Dünya gazetesine transfer etti ve Yurt Haberler Servisinin koltuğuna oturttu.

Talat Polat Demirkent’i yanıltıp, mahçup etmedi. Dünya gazetesinden de emekli oldu.İstanbul Süreyyapaşa’da Hürriyet Gazetesinin kurduğu kooperatifte bir daire alan Talat Polat, uzun yıllar Babıali’de görülmedi. Kendisi ile görüşmek isteğinde bulunan arkadaşlarına da, ‘’Uzakta oturuyorum. Babıali’ye gelinceye kadar akşam olur.’’diye mazerette bulunuyordu. Üç çocuk sahibi ve sürekli basın kartı taşıyan Talat Polat, meslek yaşamında tanık olduğu önemli olayların perde arkasını “Güneydoğu’da Sancılı Yıllar” adı ile bir kitapta topladı. İki kitap üzerinde de çalışıyordu .İki yıl önce Alzhemier hastalığına yakalanan Polat’ın hastalık süresince yaşamı, unutkanlık ve insan ilişkilerinde belirsizlik olarak devam etti. Durumu ağırlaşınca hastaneye kaldırıldı, Atlatma haberleri ile bilinen Talat Polat, yakasına yapışan bu hastalığı atlatamadı. Komaya girdi ve 5 Aralık 2019’da vefat etti..

Cemil Özyıldırım