Bazen kelimelerin birbiri ardına döküldüğü anlar vardır.. Yitip giden bir anneannenin ardından yazılmış hüzün ve anı dolu yazı.. Deniz Özçakır kalbinde hissettiklerini yazmış

Ben annanem gibiyim yorgunluk daha doğrusu kendini yorma konusunda.
Eskiden yazlığa giderdik biz ananemle bahar aylarının başında.
Annemin ekurisi hep bendim zaten ne yaparsa yapsın. Ananem yaza hazırlık için bahçeyi bellemeye başlardı toprak hava alsın, yazın yetiştireceğimiz çiçeklere, sebzelere kendini hazırlasın diye.
Bahçe dediğimde kocaman, 500 metrekare.
Bu iş için bi sene adam tutmuştuk köyden, adam 2.5 günde falan bitirmişti annanem evde fenalıklar geçirirken. Çünkü kendisi bunu 1 günde yapardı. Güneş doğarken başlayıp gece çökene kadar çalışırdı. Bana da yalnızca küçücük bir eski çapa verirdi, hiç bişey yapamazdım. Toprak o küçücük çapayla kırılmayacak kadar sertti.
Ananem de bellediği yerlerde benim gezmemi istemezdi.
Yazın yaptıklarının hayalleriyle yazlığa giden ben, mevsimin yaz olmadığı gerçeğiyle karşılaşınca yıkılır, büyük umutlarla geldiğim yazlıkta sıkılmaya başlardım.
Sonra ertesi sabah yine kalkıp evi boyardık şu an bile ne olduğunu bilmediğim bir boyayla.
Bir toz vardı poşet içerisinde. Bunu suyla karıştırırdın boya olurdu ama eğer hemen duvara sürmezsen de kururdu.
Bir de turuncu, cam göbeği yeşil gibi frapan renkleri vardı yalnızca.
7-8 yaşında bir çocuk için en eğlenceli şeydir elinde boyalı bir fırçayla orayı burayı boyamak ama annanem bana fırça vermezdi, üstümü lekelemeyim diye. Yazı düşünür, yine sıkılırdım. Yazlığa gidilince havanın yaza çevirmesi gerekirdi ama hava soğuk olurdu bu işler için baharın başlarında gittiğimizde.

Bütün bunları yaparken de günde bir defa ekmek almak için 3 km’lik bir yürüyüş yapardık.
Yazın dayımların falan arabası olurdu veya arabası olan bir komşudan rica ederdik bunu ama baharda yürünürdü bakkala. Ben o kadar yolu yürüyünce annanemden fazla iş yapmış gibi hisseder kendimle gurur duyardım. Annanem de İstanbul’a dönünce hep benim nasıl da şikayet etmeden her gün bakkala onunla beraber yürüdüğümü anlatırdı. Mutlu olurdum.

Aksamları yatmadan önce beraber dua ederdik annanemle. O bana hep “aferin” derdi ben bütün duaları ezbere bildiğim için. Sonra ben soğuk ayaklarımı annanemin ayakları arasına koyar uyurdum.

Benim annanem bugün aramızdan ayrıldı. Bi de onun bana öğrettiği duaları unuttum ben

Deniz Özçakır

Deniz Özçakır ve annesi