“Anı yazmak ölümün elinden bir şey kurtarmaktır”.. Bir hükümet nasıl düştü, bir başbakan spikerin bacağına nasıl çimdik attı? Gürsel Çelikkanat’ın anıları kendi kaleminden

“ANI YAZMAK ÖLÜMÜN ELİNDEN BİR ŞEY KURTARMAKTIR” ANI ÇOK UZUN OLDU AMA; BİR HÜKÜMETİN NASIL DÜŞTÜĞÜNÜ, BİR BAŞBAKAN’IN NASIL ÇİMDİK ATTIĞINI DAHA KISA ANLATAMAZDIM.

1991 yılında TRT’den istifa ettikten sonra, Star TV’de çok güzel işlere imza atmıştım.
Başta TGC’den olmak üzere birçok ödülle onurlandırıldım.
1997 yılında Star TV’den de istifa edip evde oturmaya başladım.
Oğlumu okula götürüp getirdim, ders çalıştırdım, evin yemeğini yaptım, temizliğini yaptım.
Anaaa 8 ay olmuş işten ayrılalı. Çalışkanımdır, uyumluyumdur, gözüm karadır, kimseden korkmam, birçok ödülüm var ama iş için arayan yok.
Bir işe girmek farklı bir olay. Başarıya bakmıyor. Bir ekibe bağlı olmak gerekiyor.
Neyse bu arada Kanal 6’da hareketlenmeler başladı.
Kanal 6, 1993-1994 yıllarındaki başarılarından sonra yavaş yavaş düşüşe geçmişti. Sürekli el değiştiriyordu ve istikrar yoktu.
Nihayet 1998 yılında Korkmaz Yiğit adında inşaatçı iş adamı medyaya çok hızlı giriş yaptı.
İlk etapta Kanal E, Kanal 6, Milliyet Gazetesi, Yeni Yüzyıl Gazetesi ve Türkbank’ı satın aldı.
Türkbank, 1998’de Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı döneminde satış için ihaleye çıkarılmıştı.
İhaleyi, 600 milyon dolarlık fiyatla iş adamı Korkmaz Yiğit kazandı.
Kanal 6 yeniden yapılanmaya başladı. İş görüşmesine çağrıldım.
Genel Koordinatör Ardan Zentürk’le (Ardan Abi) görüştüm.
Pazarlık payı bırakarak 6000000000 lira istedim (Kafam karıştı, sıfırlar fazla mı oldu? Bu günün altı bin lirası işte. Çok değerli paraydı. Dolar 260 liraydı)
Ardan Abi, hiç itiraz etmedi: “Git muhasebeden maaşını al” dedi. (212 Basın yasasına göre biz maaşı peşin alırdık.)
Parayı aldım gittim eve, eşim fırça attı “Bu kadar maaş mı olur? Kanalı batıracaksınız!”, “Zaten bu ay verirler gelecek ay vermezler” dedi.
Ben her ay, maaşı aldıkça hanımı arıyordum ve “O iş tamam” diyordum.
Kanal 6; Levent Oto Sanayi Sitesi’ne yakındı.
Oto tamirhanesinden bozma bir yere benziyordu.
Yemekhanesi de başka bir binada yerin iki kat altında kalorifer dairesi kıvamında bir yerdi.
Doğruyu söylemek gerekirse benim ve yeni diğer arkadaşlarımın geldiği Star TV, Show TV ve Kanal D buranın çok üstündeydi. Hem izlenirlik hem de işyeri kalitesi anlamında.
Moralim bozuktu ama aldığımız paralar çok iyiydi.
Tek tek değerlendirince bütün arkadaşlarım kendi kanallarında çok başarılı isimlerdi.
Saydığım kanalları, zamanında onlar yüceltmişlerdi.
İşler birkaç ay böyle güzel gitti.
Herkes iyi paralar kazanıyor herkes mutlu.
Özel haberler yapılıyor kanalın izlenirliği hızla artıyor ve en önemlisi yaptığımız iş içimize siniyordu.
Ben sinirlenip istifa etmiştim Star’dan.
Herkesin hikayesi farklıydı.
Hepimiz üzgün, kırgın fakat çok hırslıydık. İşler iyi gidiyordu.
Sosyal demokrat bir ekiptik.(Ancak günümüzde bazı arkadaşların çok değiştiğini maalesef iktidara çok ödün verdiklerini, şirinlik yaptıklarını görüyorum.)
Ekibe bakar mısınız bugün bile ölü bir kanalı diriltir.
Unuttuklarımdan özür dilerim.
Melike İlgün, Didem Aslan Yılmaz, Ilgaz Gürsoy, Serap Ezgü, Nurseli İdiz, İlayda Çoküz, Aydın Baylan, Burçin Atılgan, Ardan Zentürk, Aydın Özdalga, Oğuz Güven, Alihan Sönmez, Serpil Akıllıoğlu, Mehveş Koçak, Hakan Gülbüz, Serdar Cebe, Mert Savaş, Ümit Aktan, Turgut Özen, Orhan Can, Çetin Solak, Oğuz Karali, Ayşegül İmer, Levent Öztürk, Mustafa Çelik, Sonay Dikkaya, Suat Yılmaz, Kürşat Yılmaz, Ali Fuat Duatepe, Banu Acun, Ertuğrul Erbaş, Ceyhan Altınyeleklioğlu, Adnan Advan, Can Okanar…
Kanal 6 maaş olmasa bile her zaman yemeği, servisi olan bir kanaldı.
O anlamda yeni başlayanlar, işi öğrenmek isteyenler için de iyi bir yerdi.
İşler iyi gidiyor derkeeeenn ortaya bomba gibi bir haber düştü o günlerde ve Türkiye’de yer yerinden oynadı.
Devletin dinlemesine takılan görüşmelere göre; Türkbank’ın ihalesine Alaaddin Çakıcı kendi yöntemleriyle müdahale etmiş, ihaleyi Korkmaz Yiğit kazansın diye diğer adaylara baskı uygulamış. Başbakan Mesut Yılmaz da başka iş adamları lehine taraf olmuş, Devlet Bakanı Güneş Taner aracılığıyla bağımsız olması gereken ihaleyi yönlendirmiş.
İhale TMSF tarafından iptal edildi.
Bankayı alan Korkmaz Yiğit, ihaleye fesat karıştırmakla suçlandı.
O günlerde Korkmaz Yiğit ve ailesi tarafından amatör kamerayla bir video çekildi Kanal 6 ve Kanal E’de yayınlandı.
O videoda “Tehdit edildiğini; kendisi kadar Başbakan Mesut Yılmaz’ın da sorumlu olduğunu konuşursa kıyametin kopacağını, gerekirse ikinci çekimde her şeyi açıklayacağını” söyledi.
Patron blöf yapmıyordu, bir anlamda “Ben yanarsam hepinizi yakarım” mesajı veriyordu, Mesut Yılmaz Başbakanlığındaki ANAP-DSP-MHP koalisyonuna.
Gelişmeler Korkmaz Yiğit’in içeri gireceğini gösteriyordu.
İşler iyice çıkmaza girmişti, değil patron Başbakan Mesut Yılmaz bile kendisini kurtaramayacak gibi görünüyordu.
Emniyette görevli paralel Fetöcü polisler; Başbakan, iş adamları, Çakıcı dahil herkesi dinleyip konuşmaları kayıt altına almışlar.
Sonunda patron konuşmaya karar verdi.
Her şeyi detaylarıyla anlatacaktı.
İkinci ve bitirici çekimi Ardan Zentürk’le Ben, Akatlar’da Korkmaz Yiğit’in bürosunda yaptık.
Şirkette ve dışarıda kimsenin haberi olmayacak diye sıkı sıkıya tembihlendik.
Çünkü her şeyi bilecektim ama belki de çekilen kaset yayınlanmayacaktı.
(Belki de yayınlanmasına gerek kalmayacaktı.)
Korkmaz Yiğit’in amacı üzüm yemekti.
Belki de Mesut Yılmaz; kendisini ve Yiğit’i kurtaracak bir formül üretebilirdi, vakit daralmıştı son bir-iki gün.
Fazla şey bilmekte iyi bir şey değil.
Bankacı, tefeci Nesim Malki’nin öldürülmesi de para ve ihale trafiğiyle ilgiliydi.
Bu arada çok sırdaşımdır “Kimse duymamalı” demişlerdi, yirmi yıl saklamışım, şimdi aklıma geldi yazmak.
Neyse kayıt! Diyorum, bir kez daha Korkmaz Yiğit anlatıyor:
“Kendisine komplo kurulduğunu, Başbakan Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı Güneş Taner’in bankanın satışıyla ilgili gelişmelerden haberdar ve birebir işin içinde olduklarını, ihaleyi başkalarının alması için destek çıktıklarını, Alaattin Çakıcı’nın kendisini tehdit edip hakaretler savurduğunu, küçük çocuklarıyla ilgili tehdit olabilecek imalarda bulunduğunu, vücut kimyasının bozulduğunu” söyledi.
Vücut kimyam bozuldu lafını kullanıma ilk sokan kişidir Yiğit.
Tarih önümde yazılıyor. Yarın bir gün hükümetin düşeceğini, ekonomik ve siyasal kriz çıkacağını, dövizin o günlerde çok yükseleceğini bilen üç beş kişiden biriyim.
(Dolar 1998 kuru 260TL, 1999 kuru 560 TL.)
Taa o zamanlar bile var olan Fetöcü paralel polisler bütün dinlenen görüşmeleri CHPli Fikri Sağlar’a vermişlerdi.
Skandalla birlikte Mesut Yılmaz istifa etmek zorunda kaldı ve 55. Hükümet ANAP-DSP-MHP koalisyonu sarsıldı ve düştü.
Korkmaz Yiğit hapse girdi, Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı Güneş Taner, Yüce Divan’da yargılandılar.
O dönem yalnız ve nispeten bağımsız bir kanaldık. (Bence tam bağımsız kanal da yok. Bir şekilde bir şeyleri görmezden geliyorsun.)
Eski Başbakanlardan DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’le de aramız yoktu.
Bize çıktığı bir canlı yayında kendisine sorulan soruyu beğenmemişti.
Soru; çalışmadığı, istemediği bir yerden çıkmıştı.
O’da canlı yayında spikerimizin bacağını masa altından sıkarak, morartarak tepkisini göstermişti.
Bütün kız arkadaşlarımız görmüşlerdi morluğu.
Başbakanlık falan yapmıştı ama, sonuçta Türk Kadını O’da. Uçan terlik, uçan süpürge, çimdik geleneğinden gelme.
Bir yandan da hayat sürüyordu. İşler güçler devam ediyordu.
Bizim dolce vita sona erecek gibi görünüyordu.
Maaşlarda indirime gidilmedi ama zaman zaman ödemeler gecikiyordu artık. Yolun sonu görünüyordu. Zaten, troyka diye adlandırabileceğimiz bir görüntü sergiliyordu şirket.
Bir yanda patronun kardeşleri, bir yanda Ardan Zentürk, diğer yanda Aydın Özdalga. Uyum yoktu aralarında. Üç farklı yöne çekiştiriliyordu şirket.
Çalışanlarda tedirgindi. Herkes bir şeyciydi.
Birisi BYYO’dan sınıf arkadaşım diğeri Star TV’de de çalıştığımız ve birçok başarılı iş çıkardığımız Ardan Abi.
Her şeye rağmen Kanal 6’yı yükseltmiştik bayağı.
Abdullah Öcalan’ın İmralı’da yargılanma sürecinde Mudanya canlı yayınlarını hatırlayın.
Mudanya’da büro kurup orada yaşamaya başladık.
Hafta içi Mudanya Köksal Otel, haftasonunda İstanbul kendi evimiz. Moralimiz yine de fena değildi. Hatta daha rahat edelim diye zaman zaman benim arabamla gidip gelirdik Mudanya’ya.
Deprem haberlerini hatırlayın şevkimiz kırılmıştı ama işten kopmadık.
17 Ağustos 1999 saat 03:02’de deprem oldu Ataşehir’deki evimde çok şiddetli hissettik depremi hemen atladım arabama Seyrantepe Kanal 6’ya yetiştim. 03:45 gibi oradaydım.
Haber koordinatörü Aydın Özdalga ve muhabir Mehveş Koçak’ta gelmişti o saatte.
Biz İzmit’e doğru yola çıktıktan sonra, bazı haberci arkadaşların da şirkete geldiklerini, kapısı kilitli depoyu kırıp gerekli malzemeyi aldıktan sonra deprem bölgesine koştuklarını duydum.
Helal olsun!
Bu nasıl haberciliktir, aşktır.
Gazetecilik budur işte! “Herkesin kaçarcasına uzaklaştığı yere koşarak gitmek”
Neyse!
Coştum yine, insan yazarken bile heyecanlanıyor.
Sabahın beş buçuk altısında İzmit’teydik.
Hem depremzedelere yardım ettik hem de ilk görüntüleri aldık.
Deprem sabahının saat altısında, bırakın İzmit’te olmayı saat dokuzda şirketinde olamayan haberciler vardı.
Övünmek gibi olacak ama bu huyumu çok severim. Önce iş. Habere küsülür mü? “Ne kadar köfte o kadar iş” “Şirketi ben mi kurtaracam yaa?” lafları bana göre değil.
Başarılı bir iş çıkarınca çok mutlu olurum, kendi kendime gülerim, amaçsızca yürürüm, zıplarım, bulutların üzerinde yürüyormuşum gibi bir hisse sahip olurum.
Daha sonraki günlerde, deprem bölgesinde muhabir arkadaşım Ilgaz Gürsoy’la gittik.
Günlerce gecelerce şirketin arabasında sabahladık bisküvitlerle karın doyurduk, cami tuvaletlerini kullandık, diğer meslektaşlarımız daha şanslıydı harcırahları vardı otoyollardaki güvenli otellerde kaldılar.
Kader ağlarımızı örmüştü biz çalışanlar şirketin arabasında sabahlarken patron Korkmaz yiğit hapishaneydi.
Halimize şükrettik hem özgürüz hem de, geç de olsa maaşlar yatıyor hesaba.
Biz, bisküvi peynir ekmek yerken patron “Mapushanalara 🎼güneş doğmuyor🎶 diyordu.
Korkmaz Yiğit hapishaneye Pieerre Cardin yatak ve çeri domates istemişti.
Birçok arkadaş çeri domatesi ilk kez duymuştu nasıl bir şeydi bu çeri domates?
Koridorlarda domates geyiği yapılıyordu. Çeri hakkındaki ilk bilgiler Oğuz Güven’den gelmişti yanılmıyorsam.
İnternet çok yeni ve kıymetliydi. Sadece onun bilgisayarına bağlanmıştı başlangıçta. (Zaten çeri domatesle başlayan internet tanışıklığı daha sonraları onu Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri internet haberleri sorumlusu yapacaktı).🤔🙂

En sonunda hapisteki patron fazla direnemedi ve kanalı Malatyalı fetbaza yok pahasına satmak zorunda kaldı.
Malatyalı üç ay kuruş maaş vermedi.
Cepten harcayarak işe gittik geldik, bütün reklam gelirlerini cebe indirdi üçüncü ayın sonunda şirkete bir gittik kepenkleri indirmiş biz battık dediler o gün son buldu kanal 6 yayınları.
Yüz küsür kişi kapıda kaldık.
Hepimizin içeride üç ay maaşı, kıdem tazminatları ve diğer alacakları kaldı.
Benim üç maaş + bir de kıdem diyelim 24 milyar alacağım vardı.
Dava açmak için arkadaşım Avukat Lalehan Eymirlioğlu’na gittim.
2000 yılının başlarında açtığımız dava 2002 sonlarında bitti.
Daha önce de Star TV’yi dava etmiştik.
Avukatım Lalehan Eymirlioğlu çatır çatır davayı kazandı, avukatlık masrafları çıkınca faiziyle net 75 milyar kazandım. Bir ev parasıydı.
Şirket yönetmekten aciz Malatyalı sık sık Meclise girip Ülke yönetmeye talip oldu.
Kazandığım paradan söz ederek dönemin koşullarını somutlamaya çalışıyorum.
Döneme ışık tutmaya çalışıyorum, şimdikilerin dediği gibi o dönem batık, bitik değildi.
Ülkenin geçim standartları daha iyiydi o zamanlar, çalışanları kollayan kanunlar, dürüst hakimler vardı, demek istiyorum.
O kanunlar hep kaldırıldı şimdi.
Yoksa piyasanın altında maaş aldığım da oldu sekiz ay gibi bir süre işsiz evde oturduğum da.
Fotoğrafta görünen adam sizce duasında ne diyor?
Bence şöyle diyor “Allahım gönderdiğin nimetlere şükürler olsun. Reklam gelirlerini cebe attım, yüz küsür emekçi gazetecinin üç aylık maaşını da çaldım, devamını ihsan eyle yarabbim”
Bir bitemediniz. Din pazarlamaktan vazgeçemediniz. Şu ülkenin sırtından bir inin artık. Hepiniz! Bugünküler de…

Gürsel Çelikkanat

Gürsel Çelikkanat Kanal 6 anısı

Kaynak: Facebook

https://www.facebook.com/gursel.celikkanat/posts/2410450638983833