1 evde 2 aile dönemi.. Eray Erollu yazdı..

Önümüzdeki pazar günü yerel seçimler yapılacak. Vatandaşın bir bölümü kime oy vereceğini hala araştırıyor. Kiminle karşılaşsam “Hangi partiye oy atacaksın” diyor. Ben de kişiye oy vereceğim” diyorum…

Nasıl yani diyorlar. “İlçemi ve İstanbulu yaşanabilir hale getireceğine inandığım adaya oyumu vereceğim” diyorum. Oğlum için modern park yapan, çöpleri toplatan, yolları ve kaldırımı süpürten belediye başkan adayına vereceğim oyumu. Benim oyum onun olacak.”

Önceden “Ne iş yapıyorsun” sorusu 2019 yılında “Çalışıyor musun” olarak değişti. İşsizlik bu ülkenin şu an için en büyük sorunu. Buna çözüm bulmak da politikacıların görevi. Üretim yapmayan bir ülkede iş bulmak deveye hendek atlatmaktan zor. Kapanan işyeri sayısı açılandan fazla.

Sebze ve meyve fiyatları cüzdan yakıyor. Vatandaş geçim derdine düşmüş. Kirayı geçin elektrik, su, doğalgaz, telefon faturalarını ödeyemez durumda.

Bir süre önce Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Türkiye’nin büyükbaş hayvan varlığının 9 milyondan 16 milyona çıktığını söyleyerek  “Aslında et üretiminde yüzde 60 artışımız var. Bunu unutmamamız gerekiyor. Türkiye’nin bu konuda büyük bir başarısı var. Peki bu başarıya neden ithal ediyoruz. Çok basit bir sebebi var. Türkiye 2002 yılında kişi başı 6 kilogram et tüketiyordu şimdi 15 kilo et yemeye başlamış. Türkiye’nin refahı artmıştır” demişti.

Bakanımızın açıklamasına göre 4 kişilik bir aile 60 kilo et tüketiyor. Çevremde ayda evine 1 kilo et girmeyen aileler olduğu gerçek. İş bulmak için çırpınan onlarca kişi ne çocuklarının ne de karısının suratına bakamıyor. Önceden bir evde tek aile yaşardı. Şimdi 2 aile yaşamaya başladı. Birbirlerini çok sevdiklerinden değil ev sahibinin kirayı ödeyemedikleri için kapı önüne koymasından kaynaklanıyor.

Kim kaynanası ya da kayınvalidesinin evinde yaşamak ister.

Ben bunları düşünerek oyumu vereceğim. Ben yaşadığım kadar yaşamayacağım. Ama evladımın, torunumun ve yakınlarımın geleceğini düşünerek oyumu kullanacağım.

Bir de dolar arttıkça telefonum çalıyor sanki dolarım varmış gibi. Onlara 2018 yılının son günleri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’ın söylediği “Dolar, dolsa ne olur dolmasa ne olur” açıklamasını tekrarlayarak veriyorum…

 LİSELİLER COŞTU

2011 yılında Galatasaray Başkanı Adnan Polat Mali Genel Kurul’da idari yönden ibra edilmemişti. Olayı yargıya taşımış ve Yargıtay Üst Kurulu “Kanunda idari ibra diye bir şey yok” kararını vermişti.

Aradan 8 yıl geçti. Adnan Polat gibi Galatasaray Lisesi’nde okumayan Mustafa Cengiz de idari açıdan ibra edilmedi. Bu karar şok etkisi yaptı. Çünkü Cengiz yönetimi, statü gereği olağanüstü toplanıp seçime gidecek. Yine statü gereği Mustafa Cengiz, gidilen seçimde aday olamayacak

8 Mart 2019’da Telegol’den Süleyman Rodop’a konuşan Galatasaray’ın duayen isimlerinden  İnan Kıraç, yeni başkan adayı aradıklarını belirterek Divan Başkanı Eşref Hamamcıoğlu’nu ikna etmeye çalıştıklarını belirtti ve “Bak son bir şey söyleyeyim; hiç kimse Galatasaray Liselileri küçük görmesin. Yok saymaya da kalkmasın. Bunun sonuçlarına katlanır” diyerek genel kurulda olacakları bugünden işaret etmişti.

Galatasaray taraftar grubu ultrAslan ise, alınan ibrasızlık kararına büyük tepki gösterdi. Twitter’dan, “Galatasaray halkındır, liselilerin değil” mesajını gönderen grup, liseliler hakkında sert ifadeler kullandı.

Liselilerin Galatasaray’ın başarısı filan umurlarında değil. Onların amacı koltukta bir arkadaşlarının oturması.

Her liseli Galatasaraylı değil. Tanıdığım çok sayıda Beşiktaşlı da Fenerbahçeli de Galatasaray Lisesi mezunu. Seçimde oyunu da kullanıyorlar. Tercihleri Galatasaray’ı başarıya götüremeyecek adaya oy vermekten yana.

Bana liselileri kimse övmesin. Eski Başkanlardan Ünal Aysal için Galatasaray’ın parasını, Dursun Özbek için mal varlığını yediği ileri sürüldü. Bir liseli de çıkıp itiraz etmedi ama Aysal ve Özbek idari açıdan ibra edildi. Çünkü liseli başkandı bunlar.

Konuştuğum Galatasaray’a gönül veren taraftarlar olaya balıklama atladı. “Seneye maçlara gitmeyeceğiz. Liseliler doldursun tribünleri” dedi. İçlerinden bir diğeri “Dursun Özbek tekrar aday olacakmış. Olsun. Koro halinde yiyeceği küfürlere şimdiden hazırlansın” dedi.

Bir diğeri de “6 Nisan’daki Yeni Malatyaspor maçına liseli başkan adayları da gelsin. Bu tepkiyi 3 yıl yaşayacaklar. Ya da ibra edilemeyen başkanlar bir formül bulup Galatasarayımızı ayırıcı liselilerden kurtarsın” dedi.

Küfüre oldum olası karşıyım. Tepkiyi de bir yere kadar haklı görürüm. 1 sezon maçlara gitmeyerek gerekli mesajı veririm. Forma dahil bir çöp bile almam storlardan.

Lisesiz Galatasaraylıları yok saymak da büyük hata. Boş tribünlere oynamak sponsorlara dahi geri adım attırır.

Eray Erollu

Kaynak: bekman.tv

Kaynak sayfa:
http://m.bekman.tv/yazarlar/eray-erollu/1-evde-2-aile-donemi/172/