Yelkenlisiyle Yunan adasına demirledi. Bana Atatürk’ün rakısından getir, bir de Fenerbahçe rozeti. Ustura Kemal’in çizeri Haldun Sevel’in kitabından

Haldun Sevel

ATATÜRK’ün rakısından getir, bir de FENERBAHÇE rozeti…

“Haldun Sevel, Haziran 1994’te, Maviş adlı küçük teknesiyle,
Ayvalık’tan yola çıktı.
Bir süre sonra Midilli’nin “Kolpos Yares” koyuna demirledi.
Geceyi orada geçirdi.

Ertesi sabah teknede tembellik ederken, kulağına bir türkü çarptı;
‘Ela popses tukoma/
Masu pekso baklama/
Naka tebu niyageli/
Napoleksu çiftetelli,
çiftetelli, çiftetelli… ‘

Sevel, ayağa kalkıp bakındı.
Az ötedeki kayıktan geliyordu bu ses.
Civardaki teknelere balık satan yaşlı bir adam, hem sazının tellerine
vuruyor, hem de türkü söylüyordu.
Kayıkta kürek çeken 12 – 13 yaşlarında bir kız çocuğu daha vardı.

İhtiyar birkaç el kol hareketi yapınca, tombul kız kayığı Maviş’e
yanaştırdı.

Haldun Sevel, yarım Yunancası ile balığın fiyatını öğrenmeye
çalışırken; ihtiyar, gayet temiz bir Türkçe ile sordu:
“Siz yoksam Türk müsünüz?…
İstanbul’dan, Fenerbahçe’den mi yoksam?…”

Sevel, olumlu yanıt verince, ihtiyar ile küçük kız birbirine bakıp
gülmeye başladılar. Ardından ihtiyarın soruları geldi:
“Belvü duruyor mu Belvü?…
Murat’ın babası Mustafa Kaptan yaşıyor mu?…
Todori ne
durumda?…”

Eski günleri anlatmaya başlamıştı.
Ben, bundan 40 – 50 yıl önce Belvü Gazinosu’nda Müzeyyen Senar hanımefendi okurken, ona sahnede beyaz karanfil verdim, benim elimi sevdi,
onu yanaklarından öptüm.”

Artık balık satmayı boşlamıştı ihtiyar adam.
Anlattıkça anlatıyor, anlattıkça anlatısı geliyordu.

İstanbul Rumlarındandı… Ona burada “Aristidi Kaptan” derlerdi.
Yanındaki, Atina’da yaşayan kızından olma torunu Panayota idi, tatil için gelmişti…
Yoksa Aristidi orada yalnız yaşıyordu…

Aristidi Kaptan sordu; “Sende rakı var?…”
Evet, vardı.

“Ama Atatürk’ün rakısından?…” diye, açıklama getirdi sorusuna ihtiyar.

‘Herhalde Kulüp Rakısı istiyor’ diye düşündü Haldun Sevel.

Sonra birlikte Aristidi’nin koya bakan küçücük evine gittiler. Az sonra
yemek masası; çiroz salatası, lakerda, sirkeli cacık, salata çorbası ve
zeytinyağında kızartılmış iri barbunlarla donatılmıştı.

Anlatmayı sürdürdü Aristidi Kaptan: Babası dedesi hep İstanbulluydu. ..
Son olarak Moda’da, Mektep Sokak’ta oturmuşlardı. 6 -7 Eylül (1955)
olaylarından sonra ayrılmak zorunda kalmışlardı… Şimdi 80’ini aşmıştı…

Haldun Sevel’in: “Yaşlısın, hastasın, niye kızının yanına
taşınmıyorsun? Burada doğru dürüst hastane yok, doktor yok…” demesi
üzerine; Aristidi Kaptan elini Türkiye kıyılarına doğru sallayarak şöyle dedi:

“Gitmem… Bak buradan memleketim görünüyor, memleketimi görüyor,
memleketimi seyrediyorum buradan, hiçbir yere gitmem…”

Bu arada rakılar bitmiş, uzoya geçilmişti…

Böyle sıcak anılarla dolu birkaç günden sonra ayrılık vakti geldi. Sevel
sordu: “Tekrar geleceğim… Benden ne istersin?…”

Aristidi Kaptan iki şey istedi:
“Atatürk’ün rakısından getir…. Bir de Fenerbahçe rozeti…”

Haldun Sevel, o an ayırdına vardı. Aristidi’nin yakasında yıpranmış,
solmuş bir Fenerbahçe rozeti vardı.
Merakla sordu Haldun Sevel:
Neden Fenerbahçe?… İhtiyar da anlattı…

“Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İstanbul işgal edildi…
İşgalci İngilizler’e, Fransızlar’a beddua ediyorduk…
Mütarekenin sonuna
doğru, babam heyecanla geldi…
Maça gidecektik.. .
İngiliz takımı ile
Fenerbahçe karşılaşacaktı… .
İngilizler bu maç için kendi memleketlerinden,
Malta’dan profesyonel futbolcular getirtmişler; günlerdir, haftalardır bu maça hazırlanıyorlardı…

Herkes Fenerbahçe’nin perişan olacağını sanıyordu…
Çok sert maç oldu…
Fenerbahçe kazandı…
Ortalık bayram yerine döndü…

Sokaklarda fener alayları yapıldı…
İstanbul halkı evindeki gaz lambalarında kullandığı gazı dahi, meşaleleri yakalım, galibiyeti kutlayalım diye bize verdi.
İşte bu rozeti o gün yakama taktım, bir daha da çıkartmadım.”

Futboldan anlamasa da Fenerbahçe taraftarı olan Haldun Sevel bunun üzerine Aristidi’nin elini öptü.

Aradan iki yıl geçti. Söz vermesine, çok istemesine rağmen Haldun Sevel,
Midilli’ye gidemedi. Nihayet, 1996 yazında bir fırsat bulup; rakıları ve Fenerbahçe rozetlerini teknesine yükleyip yola çıktı.

Ve Aristidi Kaptan’ın kapısını çaldı…
Ama bu geçen süre içinde Aristidi iyice kötülemişti, ayakta zor duruyordu.

Önce onu tanımadı.

Haldun Sevel, Kulüp rakılarını, Fenerbahçe rozetlerini çıkarınca belleği yavaş yavaş yerine geldi, “Niye bu kadar geç kaldın?” diyebildi.

Zar zor yerinden kalkan Aristidi, eski ceketini giydi…
Yakasına yepyeni Fenerbahçe rozetini taktı…
Haldun Sevel’in koluna girip kahvenin yolunu tuttu.
Oflaya puflaya, dura kalka, nefes nefese kahveye vardı ve Fenerbahçe rozetini gururla arkadaşlarına gösterdi:
“Size demiştim. Geldi işte rozetim, geldi…” Ağlıyordu…

Kahveden koca bir alkış sesi yükseldi birden.

Kısa bir süre sonra, Aristidi dünyaya gözlerini yumdu.
Mezarına, Haldun Sevel’in Fenerbahçe ve Moda’dan alıp götürdüğü “memleket toprağı” serpildi.

Not: Bu yaşanmış öykü; yazar, ressam, amatör denizci Haldun Sevel‘e ait…
Böyledir Denizler Ülkesinde Yaşamak adlı kitabından

Orhan Abi merhaba nasılsıniz,
Ustura Kemal’in çizeri Haldun abi bayağı hasta Günaydın’dan…
Belki Arka Güvertede değerlendirirsiniz diye size gönderdim.
Çok da yalnız, yıllardır bir teknede yalnız yaşıyordu Marmaris’te.
Şimdi hastalığı dolayısıyla eski eşi Ayvalık’a yanına almış..
Kolay gelsin

Haldun Sevel kimdir:

Ustura Kemal’in yazarı, Ayvalık Cunda Adası’nda yaşayan, araştırmacı çizer. Fotoğraflardan modifiye ettiği çizimleri nefistir. artık Kuzey Ege’de Maviş adlı teknesinde, deniz üstünde yaşayan deniz tutkunu çizer.

Anı – Anlatı – Günlük – Seyahatname, Çizgi Roman, Deneme kategorilerinde eserler yazmış popüler bir yazardır.

Başlıca kitapları alfabetik sırayla; Böyledir Denizler Ülkesinde Yaşamak, Devlerin Aşkı, Dünyanın Ucundaki Fenerin Bekçisi, Merhaba Denizci, Ustura Kemal, Ustura Kemal – Son Karakol olarak sayılabilir.

Haldun Sevel kitapları; Cinius Yayınları, Elips Kitap, Naviga Yayınları aracılığıyla kitapseverlerle buluşmuştur.
Haldun Sevel tarafından yazılan son kitap “Ustura Kemal – Son Karakol”, Elips Kitap tarafından okurların beğenisine sunulmuştur.

Haldun Sevel
Haldun Sevel