Şu fotoğraf hakkında… Fotoğraf; 4 Mayıs 1989 tarihini taşır.. Ali Bilge Hasdemir’den size

ŞU FOTOĞRAF HAKKINDA;
Fotoğraf; 4 Mayıs 1989 tarihini taşır..
Ve aslında hatırası iki çarpı anlamlıdır bellekte..
Çünkü, Erdek’e ve Manyas Kuş Cenneti’ne, ardından Truva Atı’na gitmek üzere kızım ZeZe’ye 1 hafta öncesinden sözüm vardı.
Bir gün öncesi, yani 3 Mayıs günü Zeytinburnu’nda görevliyken işgüzar bazı resmi memurların, bizlerin de güvenliğinden sorumlu olması gereken agresif 7 toplum polisinin gadrine uğramış, ciddi şekilde darp edilmiştik.. Tam da 1 Mayıs’ı ve olayları unutmaya çalışırken baskın yemiş gibi olduk. Görev yaptırmamak için özel emir almış olduklarını saklamıyor üzerimize doğru saldırıyorlardı.
(Elbette ki orantısız güçtü; 7 polise karşı 1 dengesizliği içindeydi sonuçta çünkü..)
Biz 1 Mayıs’ta şaibeli bir şekilde öldürülen Mehmet Akif Dalcı’nın cenaze törenini izlemekle görevliydik.
Ne yazık ki 5 arkadaşımız hastanelik edilecek kadar ciddi ve travmatik yaralar aldık Zeytinburnu’nda.. :
Sağ olsun sevgili dostum, meslektaşım Mücahit Büber’in olayı farketmesi ve çevreden arkadaşları yardıma çağırması üzerine çıkmaz sokakta kıstıran 7 kişilik bir grup izrael coplu resmi memurun linç girişiminden kurtulduğumu asla unutamam..
Haa bi de sırtımdaydı sırt çantası yoksa sırta vurulan darbelerin etkisi daha ağır olsaydı felç kaçınılmazdı.
Allah’tan yine de bi kez daha deldirmemiştik postu..
Şerbetliydik neticede.. Daha bunun gibi ne izler, ne çizgiler taşımaktaydık bedende..
Haber iizlerken gümbürtüye de gidebilirdik hani.. Örnekleri az mı?
*
Fakat.. Sözümüz de sözdür hani daima..
Ve çıktık o geziye her şeye karşın..
Bu fotoğraf karesinde gözükmeyen sırtımız ve belimiz İzrael coplarının neden olduğu mosmor bir renk tonundan saatler içinde kapkaraya doğru dönüşen izlerini taşımaktaydı..
Meslektaşlarım hastaneye kaldırılıp müşahade altında yattığımı zannederlerken ailemle birlikte, ağrı kesicilerin eşliğinde, özellikle kas gevşetici pomadların da desteği sayesinde seyahate çıkmıştık..
ZeZe’miz sonuç olarak çok sevmişti oraları, hoşnut kalmıştı iki günlük o geziden..
Dönüşte ise tomarla geçmiş olsun telgrafı, mesajlar.. Duygulu anlar.. Tüm arkadaşların katılımıyla protesto yürüyüşümüz.. Sivil destek alkışları.. Tabii moral böyle tavan yapınca ne ağrı kaldı, ne de sızı..
Mesleki hastalık çabuk atlatılır daima, zamanla düzelir dedik.. Hadi bakalım yola revan.. İstirahat felan hak getire.. O günlerdeki bionic vasfımızı da yadsımıyoruz elbette. Göreve kaldığımız yerden devam.. Onun dışındaki her şey detay, teferruat..

Zeynom o geziyi hiç unutamaz bu nedenle..
Çok uzun süredir ‘Kızım niye aynı mesleği seçtin?’ diye sormuyorum bile.. Çünkü artık yanıtı biliyorum..

*
İstanbul, 2005

Ali Bilge Hasdemir