Ahmet Kaya’nın ‘Hoşçakal sevgili ülkem’ yazılı anıt mezarının hikayesi

Muammer Elveren’in özel arşivinden

AHMET KAYA’NIN ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE ‘HOŞÇAKAL SEVGİLİ ÜLKEM YAZILI ANIT MEZARI’NIN HİKAYESİ

Paris’te geçirdiği kalp krizi sonucu 16 Kasım 2000 günü yaşama veda eden protest müzik sanatçısı Ahmet Kaya’nın öldüğü haberini alan ilk gazetecilerdenim.

Taziye defteri açılıp Katafalka konduğunda, cenazesi töreninde ve öldükten üç yıl sonra hazırlanan Anıt Mezar’ının açılış töreninde Hürriyet ve KanalD temsilcisi olarak hazır bulundum. Kürt Enstitüsünde düzenlenen törenden sonra Avrupa’nın çeşitli kentlerinden gelen kalabalık bir kortejle Yılmaz Güney’inde gömüldüğü Fransa’nın tanınmış simalarıyla ünlülerinin olduğu Paris’teki tarihi ‘Pere Lachaise’ mezarlığına defnedildi.

Ahmet Kaya ile de yaşamını yitirmeden bir süre önce görüşmüştüm.

Kaya bana “Ben Kürt asıllı bir Türk vatandaşıyım. Profesyonel müzik hayatım boyunca yasal ya da yasa dışı hiçbir siyasi parti ya da örgüte üye olmadım, olamam da, çünkü sanat, disiplin kaldırmayacak kadar özgürdür ve bütün parti ve örgütler üstü bir disipline sahiptir” demişti.

Cenazesinde eşi Gülten Kaya bana “Ahmet Kaya’nın en büyük özlemi Türkiye’ye dönmekti. Bu özlem içerisinde onu uğurladık. Ülkesine, Türkiye’ye küsmüştü. Bunun için burada kalması gerekiyordu, Türkiye’nin radyo-televizyonlarında Kürtçe şarkılar söylenene kadar mezarının burada kalmasını istiyorum” açıklamasını yapmıştı.

Şimdi, sadece radyo televizyonlarda değil artık TRT’nin Kürtçe yayın yapan bir kanalı bile var, yani Gülten Hanım’ın ‘Kürtçe şarkılar söylenene kadar’ isteği fazlasıyla gerçekleşmiş olduğu halde “Ahmet Kaya nerede olursa olsun, tarihe not düşülmüştür. Bir daha bu ayıbın kimseye yapılmaması adına tarihi değiştirmemek gerekiyor diye düşünüyorum. Bu ülke yeter ki ayıplarıyla yüzleşsin. Ahmet Kaya şimdilik sürgünde kalacak” diyor.

Yaşamını 43 yaşında yitiren Kaya’ya ölümünen üç yıl sonra Türkiye’de ‘Marmara mermeri’ kullanılarak hazırlanan ‘Anıt Mezar’ Paris’te törenle açıldı.

Ahmet Kaya’nın evi’ adı verilen mezar sanatçının ‘hak ettiği huzuru bulabilmesini sağlayacak bir yatak’ olarak düşünüldü. İçi en sevdiği çiçeklerle, kardelenlerle dolduruldu.

‘Hoşçakal Sevgili ülkem’ yazılı Mermerin üzerine, doğduğu toprakların, Mezopotamya’nın güneşi, Ege’nin nazar boncuğu, Kastamonu yazmasından bir selvi ağacı, içine doğduğu kültürün silueti ile birlikte, dostlarıyla yakmayı özlediği bacağı kırık mangalı, en çok sevdiği insanları insafına bıraktığı şehir, İstanbul’un silueti, öksüz bıraktığı enstrümanları, yine bu toprakların müziğinde kullanılan aletlerden bir seçki ve ayrıca müziğin evrenselliğine inandığı için bağlamasının yanı başına piyanosu da mermere işlendi.

Anıt Mezar’ın üzerine Ahmet Kaya’nın yıllar önce söylediği, “Tarifi imkansız acılar içindeyim. Gurbette akşam oldu yine rüzgar peşindeyim. Yurdumdan uzak yağmurlar içindeyim, Akşam oldu, sürgün susuyor….” dizeleri kazındı.

Ve Paris’in dünyaca ünlü Pere Lachaise mezarlığında Yılmaz Güney gibi Ahmet Kaya’nın da ‘Anıt Mezarı’oldu. (Özel Arşivimden)

Muammer Elveren