Bir Levent Kırca vardı..Bir insan, ölüm karşısında bu kadar korkusuz, bu kadar mağrur, bu kadar mahsun, bu kadar filozof, bu kadar vakur, bu kadar temiz durabilir mi? Levent Kırca durdu!

Bir insan, ölüm karşısında bu kadar korkusuz, bu kadar mağrur, bu kadar mahsun, bu kadar filozof, bu kadar vakur, bu kadar temiz durabilir mi? Levent Kırca durdu! Nur içinde yat güldürürken düşündüren adam..

Orhan Can’ın 19 Ekim 2015 tarihli Beşiktaş maçı yazısından alıntıdır…

“Bir insan, ölüm karşısında bu kadar korkusuz, bu kadar mağrur, bu kadar temiz durabilir mi? Levent Kırca ve şehitler durdu!
Sadece güldürmek şaklabanlara, soytarılara, yalakalara aitti… Mizah ve hiciv ise gerçek sanatçılara aitti!
Neyse, sanal âlemin ‘Odun Adamı’, “İyi insanlar bir bir eksiliyorlar belki; yerlerine kimsenin gelmeyeceğini bilerek…” deye yazmıştı..
Nur içinde yatsın, “Öleceğim için ‘Neden ben desem’, 20 yaşında şehit düşenlere haksızlık olur” diyen Levent Kırca…

“Görev” denilince de akla, görevde şehit düşen komandolar geliyordu.
Ailelerini arkalarında bırakarak toprak oluyorlardı. Korkusuzca…
En büyük sevinçler de ölümler karşısında anlamsız kalıyordu.
Hani derler ya, “Kahkahası gürültülü insanın, geride sessiz gözyaşları vardır”!
Türkiye’de böyle durumdaydı, Beşiktaşlı da!

Ölüme ve katillere rağmen “Yaşam yeşermeliydi” her yerden!

İnsanlık bir yandan ölürken, “umut” da devam ediyordu.
Umudu yeniden, ama yeniden yeşertmek için oynamalıydı herkes.

Orhan Can – Cumhuriyet Gazetesi 19 Ekim Pazartesi 2015

leventkirca