SİYAH BEYAZ FİLM GİBİYDİ BİRAZ.
60’lı yıllarda böylesine yalın ve sadeydi yaşam..
Apartman dairesi faslına tam geçilmemişti henüz..
Bahçeli, sobalı. sıcak 1 yuvaydı nihayet tüm hayaller..
Gerisi ise zamanla gerçekleşebilecek sıradan ihtiyaçlardı, yani teferruattı..
Pembe pancurlu, güneşe karşı pencerelere özlem duyulurdu, en beylik fanteziydi mesalâ..
‘Nohut oda, bakla sofa’ydı slogan.adeta mutluluğun tarifesiydi..
1 ahşap masa ile 2 ahşap sandalye, bir de kerevet oldu muydu, tamamdı, yeterliydi.
Fazlasına, abartıya ve dahi hırsa hiç gereksinim yoktu ki..
Yazlık sinemanın tahta iskemlesinin minderi bile lüks aksesuardan sayılırdı.. ‘Ne kıymetliymiş neticen canım’ denirdi..
Sofrada kuş sütü eksikmiş, kaymak, süzme bal felan yokmuş, ne gam?
Nasıl olsa besin ürünlerinin tamamı doğal, sağlıklı ve tazeydi misâl..
İsraf da gereksizdi zaten, ifrata (aşırılığa) kaçmak ise görgüsüzlük işaretiydi ve bu çok ayıptı!.
İnsanlar kibar, nazik, alçak gönüllü, yardım sever, saygılı ve mütevâzi olması durumunda çok daha itibarlıydı..
Geleneksel değerler revaçtaydı, genel kültür geçerliydi ziyadesiyle..
Ve temiz hava huzur kokardı adeta, ortam buram buram..
‘Bıkmadın mı oğlum, yine mi nostalji?’ diyenlere de inat anlatmalı, hatta ısrarla anlatmalı kanımca!.
_ahd_
Ali Bilge Hasdemir