ÖĞREN ARTIK EVLÂDIM…
Ben yazmaktan bıktım, siz öğrenmemek için direniyorsunuz hâlâ.
O Allahın cezası stüdyo, yalıtılmış bir ortam. Yani dışarıdan başka bir ses gelmiyor bize. Bir tek sen konuşuyorsun şu an. Ve o Allahın cezası mikrofon, senin o Allahın cezası yakanda, yani o Allahın cezası ağzına yaklaşık 17.5-18 cm. (kafaya takıp ölçtüm – biliyorum) mesafede. O Allahın cezası stüdyoda, Allahın cezası kameranın üzerindeki mikrofona filan duyurmak zorunda değilsin sesini.
Yani… O Allahın cezası haberi okurken, BA-ĞIR-MA!...
Bağırma canım benim. Duyuyoruz. Gayet iyi geliyor sesin.
Bak, alanda (sokakta, çarşıda, pazarda, meydanda, Başbakanlık Köşk, Belediye vb. kapısı önünde) olsan, anlarım. Oralardan ben de çok haber geçtim gençliğimde. Ortam sesi, yanında bağıran diğer muhabirler filan. Bastırmak için belki orada bağırabilirsin de…
Burası stüdyo annem. Bağırma.
BA-ĞIR-MA!…
Duyuyoruz seni.
Üstelik haber okuyorsun. “Yaparsın Aşkım” sunucusu çığırtkan çocuğun yaptığı işi yapmıyorsun.
Sanki, herkesin odasında 6 tane TV alıcısı yanyana duruyor da, “ötekilerin arasından senin sesin duyulsun, seni dinleyelim” gibi bir durum yok ortada.
BA-ĞIR-MA!…
Sesin kısılsın, e mi!…
Zafer Arapkirli