Değerli Hürriyet Emekçileri,
Hürriyet Gazetesinin Amiral Gemisinde görev alıp, denizlere açıldığımız ve zaferler kazandığımız dönemde, bu geminin kaptanları, çarkçıları, makinistleri, dümencileri ve tayfalarını oluşturanlar, 2018’in son toplantısında yine bir aradaydı.
Özlem, hasret ve vefa duygularının bir kez daha sergilendiği
yemekli toplantıda, düşündüren, güldüren, duygulandıran geçmiş dönemin anıları anlatıldı. Hürriyet Gazetesinin unutulmaz patronu Erol Simavi, Müessese ve Genel Müdürü Nezih Demirkent başta olmak üzere aramızdan ayrılanlar rahmet ve saygı ile anıldı. Hürriyet’in 36 yıl baş yazarlığını yapan Oktay Ekşi yaptığı konuşmada, devam eden bu toplantıların kesintiye uğramadan ve örnek olmasını istedi. Zevkli ve heyecanlı olmasına rağmen yorucu bir meslek olan gazeteciliği, geçtiğimiz aylarda noktalayan Hürriyet’in Yayın Koordinatörü Fikret Ercan da, çalıştığı yıllardan örneklerle dünün ve bugünün meslek karşılaştırmasını yaptı.
Ercan, dünü özlemle andığını belirtirken, ‘‘Biz gazeteciliği hep beraber o dönemde yaptık. Bence Hürriyet’in ruhunu ne yapılırsa yapılsın kimse öldüremez. Bu toplantı, onun bir göstergesidir” dedi.
Daha sonra mikrofona, çizdiği karakatürlerle bu sanata yeni bir bakış açısı getiren Öznur Kalender geldi.
Salondaki topluluğun kahkahalarla dinlediği anısında, karikatürü kağıt üzerine değil de söz üzerine çizen Öznur Kalender’in anlattığı bir hatırası şöyle idi:
”Hürriyet’in 8.Gün dergisinin kapak kolajları benim üzerimdeydi. O dönemde Ermeni örgütlerinin yurt dışındaki büyük elçilerimize suikastları, tavan yapıyordu. Fikret Ercan’a yeni sayı için kapaktaki konunun ne olacağını sorduğumda ‘Ermeni meseles’ dedi. Hemen Arşive indim.
Nurten Baykara’dan Ermeni dosyasını istedim.
Zarftan çıkan resimlere baktığımda, bunların bizim gibi insanlar olduğunu gördüm.
Yahu hepsi de bana benziyordu. Ne Çinliydi, ne Japon’du, ne Arapt’ı.
Buradan sonuç alamayınca, tekrar Fikret’e gittim ve çizecek bir şey bulamadığımı söyledim.
Fikret, ”Vallahi ben bilemem, Nezih beyle konuş” cevabını verdi.
Mecburen Nezih beyin odasına çıktım. Kapıyı tıklatıp içeri girdim. Her zamanki o ciddi haliyle ”Ne var Öznur” dedi.
Ben de ”8.Gün’ün kapağında Ermeni konusu işlenecekmiş. Benim ne çizmemi istersiniz. Fikret de beni size gönderdi.” dedim.
Nezih Bey başını yana düşürerek, ”Şekerim bizim Berç var ya. Onu çiz” karşılığını verdi.
Berç, patronumuz Erol Simavi’nin pek ayık gezmeyen, gazetede ona bir oda da tahsis ettiği Ermeni arkadaşı idi.
Berç’in odasına gittim. Kapı aralıktı.
Baktığımda, kafasını masa üzerine koymuş, uyukluyordu. Yanına yaklaşıp dürtükledim. Yine sarhoştu. Kafasını kaldırdı. Aramızda konuşma şöyle geçti.
-Ne var ulan?. Ne istiyorsun
-Berç bey, dergide Ermeni konusu işlenecekmiş. Nezih Bey de Berç’i çiz” dedi.
Berç sağa-sola sallanarak ayağa kalktı Elimden tutarak Nezih beyin odasına yöneldi. İçeri girdik. Berç ağzında söyleyecekleri yuvarlanarak şöyle konuştu:
-Nezih, çizilecek başka bir şey bulamadın mı. Ayıp ettin kardeşim. Çok kırıldım, çok kırıldim”
Ben Nezih Beyi odayı çınlatan kahkahalarla güldüğüne ilk defa şahit oluyordum.
Berç yerinde sallanarak sonra bana döndü:
-Bana bak. Sen beni çizeceğine, önce git aynada kendine bak
Berç ile odadan çıkarken, arkamızdan Nezih beyin kahkahaları devam ediyordu.
Öznur’un bu anısından sonra toplandığımız salon da kahkahalardan çınlıyordu..
Herkesin mutlu olduğu bu buluşmamıza, Hürriyet’in şu emekçileri katılmıştı:
Oktay Ekşi, Özcan Atamer, Erdoğan Sevgin, Fikret Ercan, Şadan Yolaşan, (Galipoğlu), Ergun Önkol, Vahit Alpata, Sabahat Ablay,
Hasan Çolakoğlu, Barbaros Daruga, Halit Genç, Baha Pir,
Ercüment Erkul, Ertuğrul Kale, Öznur Kalender, Oktay Özeskici,
Habil Tangören ve eşi, İlhan Özkan, Abuzer Doker, TBC Televizyonu Yönetim Kurulu Başkanı Gültekin Büyüközkan,
Halit Genç, Hüseyin Yaylacıoğlu, Faik Kaptan, Mete Ongan, Cemil Özyıldırım,
Ahmet Özçelik, Metin Dirim, Hulki Bozkurt, Murat Çetin,
Hüsnü Savaş, İlhami Uncuoğlu, Bülent Denli, Ayşe Tarman,
Tülay Bilin, Feyza Algan, Saadet Şimşek, Fatoş Köroğlu, Betül Bener, Lütfi Özgünaydın.
Cemil Özyıldırım
