“Hayatımda bir kez bile otostop çekmişliğim yoktur. İnanmazsınız ama o araca bindim.” Nefis bir Narkotik Şube Muhabirliği anısı

Şafak Toprak Kaplanoğlu

Ünlü gazeteci Şafak Toprak Kaplanoğlu, bu anısıyla gazeteci, yani “Muhabir” olmak isteyen gençlere ders verdi.
Bu yazıda, üniversitelerde okutulmayan “Haber kapma”,“Haber atlatmak” veya “Haberden geri kalmamak” için bir muhabirin, ulaşımın bittiği Adalar’dan gece yarısı nasıl “ulaşım aracı” bularak karşı kıyıya ulaştığını, kız başına garip bir taksiye binmeyi bile göze aldığını; ancak, kendisi için nasıl bir savunma kalkanı oluşturduğunu da okuyacaksınız..
Çünkü, habercilik gerçekten zor bir “zanat, hatta sanattır”! OC

Şafak Toprak’ın yazısı şöyle: 

Orhan Can’a şu an magazin yazıyorum…
Hayatımda bir kez bile otostop çekmişliğim yoktur.
Bizim fakültede herkes çekerdi.
Diyorsunuz ki niye anlatıyor. Bu meslek bana normal koşullarda tırmanamayacağım kayalara duvarlara, aklınıza gelebilecek her yüksekten atlamaya normalmiş görüntüsü verdi.
O yüzden anlatıyorum.
Sene 87… Bunu okuyan kardeşlerim ya yeni doğmuş ya da hacetini yeni söylüyor.
Marmara Üniversitesinin Bahçelievler kampüsü..
İstanbul’un en zorlu kışı..
Tam okula vardım ki tüm okullar tatil.
4 arkadaş durakta ne zaman geleceği belli olmayan otobüsü bekliyoruz, geldik ama dönemiyoruz.
Bir araba durdu çocuklar sizi götüreyim dedi.
Tam o sırada nereden çıktığını anlayamadığım bir teyze dirsek vurarak koşup arabaya oturdu.
Birimiz dışarıda kaldığımız için biz binmedik. Birileri bindi. Ben de rahatladım. Otostop çekmedim diye.
Ama bize teklif yapan adamın iyi niyetinden zerre kuşkum yok…
Bu arada; Allah’ın da sopası yok, hayatımın şu ana dek tek otostopumu da bu meslek yaptırmıştır, keşke kayalardan atlayaydım…
Peşinde olduğum bir dolandırıcı var.
Hakkında her şeyi biliyorum ama haber yapacak bir fotoğrafı yok.
Fotoğraf mali şubede, müdür neşet taş hayatta vermiyor.
Saat 23 gibi ben uyumak üzereyim adada ev telefonu çalıyor. Evdekiler telefon sana diyorlar.
Bakıyorum Neşet müdür… Bugün Gazetesi’nin taşra sayfasında fotoğrafı kullanmışlar. “ATLAMA, gel sana fotoğrafı vereceğim” diyor, ama gece muhabiri gelip alsın teklifini de kabul etmiyor.
Bu arada, Musa Hayal’in Aydın Baylan’ı atlattığı tek haber, ondan bana kızmaya fırsat bulamadı.😂
Adalar Belediye Başkanı rahmetli Recep Koç’u aradım, bana bir balıkçı teknesi ayarladı.
Tabii annem panikte, babam “kızım yapar” diyor.
Ahhh benim güzel babam…
Tekne beni Maltepe’de indirdi.
Sahil inşaat halinde. Bileğine kadar çamurdayım.
Karşıya geçip taksi beklemeye başladım. Babam para verdi taksi için….
Bir sürü kamyon geçti tek bir taksi yok.
Ve o karanlıkta bir özel oto durdu, tuhaflıkları camdan taşıyordu ama ben de o fotoyu İstanbul baskısına yetiştirmeliydim.
İnanmazsınız ama o araca bindim.
Tek güvencem “Şubeye gidiyorum” demekti.
O kozu nasıl kullandımsa beni Bostancı’da indirip taksiye bindirdiler.
Taksinin plakasını alıp “bacımızın başına bir şey gelirse seni buluruz” dediler.
Adamlara ne yaptıysam, nasıl korkuttuysam bilemiyorum hala….
Baskın basanındır. İlk ve tek otostop hikayem.
Evet o fotoğrafı aldım, baskıya yetiştirdim.
Ama Neşet Taş’ın krem rengi halifleksinde bir geliş – bir gidiş çamurlu ayak izi vardı.
Temizleyen hakkını helal etsin.

Şafak Toprak Kaplanoğlu