Palavra Meydanında Öldü Dersim.. Ferit Demir’den ağlatan bir yazı

Palavra Meydanında Öldü Dersim

Pazar Günüydü…
Canımda sıkkındı…
Palavra meydanında turluyordum…
Her gün birkaç kez telefonla görüşürüz Gazeteci arkadaşlar ile…
Memlekette bilmediğimiz bir şey var mı diye ..
Gazeteci arkadaşım Haydar Toprakçı’yı aradım…
Artık gün bitmek üzereydi…
Ne haber Haydar dedim…
Sorduk birbirimizi..
Var mı memlekette bir yaramazlık dedim…
Yok abi her şey yolunda şu an dedi Haydar
Ve o an iki kızın çığlığını duydum…
Tam Palavra Meydanının başında…
İki genç koşuşuyordu…
İki kız arkalarında çığlık atıyordu…
Cadde doluydu inanlarla…
Telefon hala kulağımda ve açıktı..
Haydar ne oluyor abi diye bağırıyordu ama ben dona kaldım..
Telefon açık kalmış elimde…
Gençler bana doğru koşuşarak geliyordu…
Uğurcan daha kısa Mehmet uzun boyluydu..
Uğurcan utanmıyor musun kızlara laf atmaya dediğini duydum…
Mehmet aniden döndü Uğurcan’a…
Gömleğinin cebinde kalbinin üzerindeki cepte sakladığı bıçağı çıkararak…
Uğuncana saldırdı..
Çığlık attım..
Yapma vurma diye bağırdım…
Koştum ayırmak için ama ..
Yetişemedim..
Kan bürümüştü Mehmet’in gözlerini…
Çevrede herkes bir film sahnesi izler gibi izliyordu…
Gelin arkadaşlar ayıralım diye çok bağırdım kimse yanaşmadı…
Çocuğu bıçaklama yapma dedim…
Yalvardım…
Para etmedi…
Herşey 5 saniye içinde gelişti…
Ve ilk bıçak darbesi Uğurcan’ın koluna geldi…
Sonra kalbine sapladı…
Sonra kaçtı …
Katil kaçarken kovaladım…
Yetişemedim…
Bu kaçan bir çocuğu bıçakladı diye feryat ettim…
Yakalayın dedim…
Ama kimse koşmadı yardıma…
Sonra telefonu kulağıma götürdüm…
Açıkmış hala telefon…
Yaşananları duymuş Haydar telefonda…
Sonra dedik ki ..
Memleket sandığımız kadar sakin kalmıyor işte diyerek kapatım telefonu…
Sonra Uğurcan’ın yanına geldiler çevredekiler…
Uğurcan Dersim’in orta yerinde kalbinde bıçaklandı…
Herkes izledi…
Bu kaçıncı bıçaklanma..
Bu kaçıncı ölümdü…
Ne benim çığlığım ne iki küçük genç kızın çığlığı işe yaramadı…
Kurtaramadık Uğurcan’ı
Uğurcan yığıldı kaldırıma…
İki genç kızın çığlıkları arasında…
Oracıkta sararıp solmuştu…
Gözleri açıktı…
Kurtarın beni der gibiydi ….
Kurtaramadık…
O kadar çığlık attık duydunuz neden gelmediniz ey Dersimliler…
Koşsaydınız olay mahline belki bırakıp kaçardı o gözü dönmüş katıl…
İş işten geçtikten sonra gelmek fayda etmedi…
Şimdi Uğurcan’ın kısa bir hikayesini anlatayım size…
Uğurcan Kişioğlu 17 yaşındaydı…
lisede okuyordu…
19 Mart’ta Dersim’in orta yerinde yüzlerci kişinin bakışları arasında 17 Yaşında bıçaklanarak öldürüldü Uğurcan…
İsmi Uğurcan bütün ailesi ve arkadaşları ona Dersim dermiş…
Yani Dersim olarak biliniyor Uğurcan…
Lisenin korusunda görevliydi…
Ölmeseydi 18 Mart Çanakkale şehitlerini anma töreninde sahneye çıkacaktı…(18 mart şehitleri anma tören 20 Mart 2017 gününe ertelenmişti)
Kültür merkezinde düzenlenen törende okul korusu ile birlikte sahnede olacaktı…
Uğurcan’ın Cenazesine Malatya’da otopsi yapıldığı sırada Arkadaşları o sahnedeydi…
Hepsinin yüzünü hüzün kaplamıştı…
Sahnedeki arkadaşları ilk türküyü seslendirdi…
Ve aynen Şöyle başlıyordu o hüzünlü türkü..
Aslında hepimizin ezberinde olan bir türkü…
Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Anne ben gidiyom düşmana karşı
Of gençliğim eyvah…
Diye devam etti türkü…
Sonra öğrendim ki Dersim ölmeseydi bu türküyü seslendirecekti arkadaşlarıyla birlikte…
Ve Dersim’in orta yerinde…
Yani Palavra Meydanında vurdular Dersim’i
Ölmeden de mezara koydular…
17 yaşındaki bir genç…
Bir ana kuzusu…
Yaşanmayan bir ömür…
17 yaşındaki bir geç öldü denilir mi…
Dilimiz tutulur…
Boğuluruz…
Ama Dersim öldü işte…
Gözü dönmüş bir katil vurdu Dersim’i
Ben kurtaramadım…
Biz kurtaramadık..
Dersimliler kurtaramadı Dersim’i….
Hepimiz suçluyuz…
Dersim’i kalbinde Bıçaklayan Mehmet kim biliyor musunuz…
Babasını taklit eden bir cani…
Babası yıllar önce annesini bıçaklayarak öldürmüş…
Sonra baba cezaevinde kanserden ölmüş…
ve sonrasını bilmeyin….
Şimdi hepimiz düşünelim…
Hani çok aydın bir toplumuz ya…
Duyarlıyız ya..
Dersim’in orta yerinde bu kaçıncı bıçaklama..
Ve bu kaçıncı ölüm biliyor muyuz..
Hepimiz biliyoruz..
Hepimizin gözü önünde onlarca genç bıçaklandı…
Birçoğu yaralı kurtuldu..
Bazıları sonsuzluğa gitti..
Ve hep sonradan konuştuk…
Pişman olduk…
Ama hiçbir ölümden ders çıkaramadık..
Çağdaşlık …
Yada aydın toplum nedir…
Bize göre aydın toplum şu olarak algılanıyor…
Modern giyinmek..
Ve içki içmek…
Bize göre içki içen herkes aydın…
Ve sokakta karşılaştığımız her arkadaşımıza…
Gel sana bira ısmarlayam diyoruz ilk söz…
Sonra neler olmuyor ki…
Bu kötülüğü kendine yapan başka bir toplum var mı?
Bu bir özeleştiri yazısıdır….
Maalesef ki hepimiz bu ölümlerden dolayı suçluyuz…
Sonuç olarak….
Dersim’in orta yerinde…
Palavra meydanında vurdular Dersim’i..
Ölmeden de mezara koydular…
Geriye kalan Dersim’in çığlığı …
Ve Dersim Öldü…
Söz bitti aslında
Ve hepimiz suçluyuz….
O Mahsum gözleri açık gitti Dersim’in…
Kurtaramadık…
Suçluyuz hepimiz…
Af etme bizi Dersim…
Kesinlikle suçluyuz..
Bu caniler bu katiller aramızda çıkıyor…
Her köşe başında kolluyoruz onları…
Sen ilk ve son olmayacaksın…
Bunu da biliyorum…
Açık giden gözlerinden öperim….

Ferit Demir – Gazeteci

Aşağıda sadece gazeteci olan Ferit Demir’i görev anında görmektesiniz..