Vatan sizin gibilere minnettardır.. O, Mehmet Öz’ün babasıydı. Konya’daki bozkırdan Amerika’daki en ünlü Türk doktoru oldu. ‘Öz’ adlı kitabın yazarı gazeteci Esra Tüzün’e kendisini anlatmıştı

Mehmet Öz’ün babasıydı.
Konya’daki bozkırdan Amerika’daki en ünlü Türk Doktoru oldu.
Bozkır’daki o evden 3 Profesör bir doçent çıktı.
‘Öz’ adlı kitabın yazarı gazeteci Esra Tüzün’e kendisini bakın nasıl anlatmıştı:

MEHMET ÖZ’ÜN MİMARI ÖLDÜ

Bozkır şövalyesi olarak tanınan tıp dünyasının kralı kabul edilen ve dünyaca ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet Öz’ün babası Mustafa Öz 94 yaşında evim dediği onursal başkanı olduğu Florance Nightingale Hastanesi’nde dünyaya veda etti.
15 yıl önce yaptırıp mezar taşına adını yazdırdığı, hatta arada bir ziyaret edip dua ettiği Zincirlikuyu mezarlığında toprağa verildi.
Oğlu Prof. Dr. Mehmet Öz ölüm haberinin ardından Türkiye’ye gelerek babasını uğurlama kararı aldı.
Ne ilginçtir ki dünyanın en ünlü doktorlarından olmasına rağmen babasının tedavisinin bir parçası olmadı, iki ay süren yoğun bakım sürecini ancak hasta yakını gibi izledi.
Mustafa hocanın cenazesi siyasilerin toplanma merkezi oldu; bakanlar, milletvekilleri, akademi dünyası ve basın bir araya geldi ki bu normaldi çünkü onun hayatı da cenazesi gibi her çevreden insanın buluşma noktasıydı.

Konya’da kerpiç evden İstanbul’un en güzel yalılarından birine uzanan hayatı film gibiydi.
O nedenle kitap oldu ve ‘Öz’ adlı kitabı benim tarafımdan beş yıl önce onun anlatıları eşliğinde kaleme alındı.
Amerika’da Türk doktorların yolunu hazırlayan, çığır açan operasyonlardan sonra şimşir kaşıklarıyla eğlenmeye bayılan hocaların hocası Profesör Mustafa Öz, amacı 100 yaşını görebilmekti ancak geçirdiği hastalığın ardından kendi reçetesini yazarak “küçük bir sapma olabilir” diye 94 yaşını hedef edinmişti.
Son iki ayı Florence Nightingale Hastanesi yoğun bakımında geçmişti. Böbrek yetmezliğinin ardından çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti.

Konya’nın Bozkır ilçesindeki minicik bir evden çıkmıştı. Okuyarak, çalışarak yalnızca bir yığın diploma alıp Amerika’nın kapılarını Türk doktorlarına açan bilim adamı unvanı kazanmamıştı. Aynı zamanda yalılara ve miktarını tam olarak bilmediği bir servete sahip olmuştu.

İlk ameliyatını ortaokulda yaptı, fakir bir ailede büyümesine rağmen bir fabrikatör kızıyla yirmi günde evlendi, Suna hanım Atabayların kızıydı kökü saraya dayanıyordu ve kolejlerde büyümüştü. Mavi gözlü bu güzel kızı zengin diye seçtiği halde tek kuruşunu görmemekten hep hayıflandı buna karşılık Prof. Dr. Mustafa Öz kendi servetini yarattı.

Tek kelime İngilizce bilmeden gittiği Amerika’da uzun yıllar parasızlıkla boğuşurken Profesörlük aldı. Amerika’da çığır açıp Türk doktorlara kapılar açarken oğlu Mehmet Öz’ü yer yatağında karşıladı ancak altı yaşında ameliyatlara sokarak ona “Mehmet Öz benim projemdir” diyebilecek kadar başarılı bir kariyer çizdi.

Türkiye’nin siyasi tarihinde de ilginç şahitliklerde bulundu. Turgut Özal’a boy uzatma ameliyatı onun yanında teklif edildi, Necmettin Erbakan’ı Konya’dan ilk o aday gösterirken oğlu Mehmet Öz’ün namaz için kaldırılmasını engelledi. Demirel onu politikacı yapmak istedi başaramadı. İshak Alaton ve Üzeyir Garih’le öldürüldüğü güne o tanıklık etti.

Başarının tarifi olarak gösterilen hayatını anlatırken de her zaman olduğu gibi hep muzipti…
Onun kelimeleriyle hayatı:

Gazoz şişelerini satarak çocuklarıma bakan bir profesördüm.
Çocuklarla plajlara giderdik yaz günlerinde boşalmış gazoz şişelerini toplayarak tanesi iki kuruşa satar, çocuklara dondurmalarını böyle alabilirdik.
Suna, çocukları gevişle besledi. Onlara istediği her an süt ve yoğurt veremedi.
Çok ciddi para sıkıntılarımız oldu. Lüks bir hayatımız ise hiç olamadı.
Mehmet’e telefonda ameliyat tarifi veririm.
Mehmet Amerikadaydı ben de Türkiye’de telefon edip perikardiyal pencere ameliyatını danıştı.
Tarif ettikten sonra ben 20-25 dakikada yapabilirim. Sana bu ameliyat için yarım saat veriyorum dedim. O akşam telefon geldi ameliyat 25 dakika sürmüş ve çok iyi geçmiş.

Mehmet haftada 4 kez seks diyor o da yapamaz.
Mehmet’le fikrimiz bazen uyuşmaz mesela şu seks hesabında olduğu gibi.
Çoğu erkek bunu yapamaz, belki evliliğin ilk yıllarında olabilir ama Mehmet 50 yaşında o da yapamaz.

Yurdu açarken kaşıklarla oynadım. Doğduğum yerden bir türlü uzaklaşamadım. Konya Bozkır’da ilk defa babamın adına Mehmet Öz Sağlık Ocağı’nı yaptırırken Mehmet’e “Oğlum, herkes senin yaptırdığını zannediyor biraz para ver” dedim. O da bana “Baba sendeki tükensin sonra benimkine başlarız” dedi.

Düşünüyorum da Mehmet bana hiçbir şey hediye etti mi diye hiçbir şey aklıma gelmiyor.
Bozkır’da sağlık ocağından sonra dörtyüz kişilik üniversite yurdu yaptırdım. Yurdu açarken şimşir kaşıklarımla oynadım. Konya’nın tek kızlı erkekli yurdu benim adımı taşır.

Kızım insansız arabaların başında.
Kızım Seval Google’da Türk mühendis olarak çalışıyor. Silikon vadisinde yaşıyor. Tüm dünyada şoförsüz arabalar için uğraşıyor ve bir gözlük projesi var, gözlüğü takınca fotoğraf çekilebilecek. Kafama koymuştum şu teknolojiyi kızımdan öğreneceğim.

Mezarıma ismimi bile yazdırdım.
Zincirlikuyu’da düzayak, çok uzakta olmayan bir mezar yerini kafama koydum. Öyle 4 kişilik bir mezar yeri falan bulamadım, iki kişilik vardı. Bana yeter diye düşündüm. Sonra siyah granitten mezar taşını yaptırdım arada bir ziyaret ederim. Ölüm hayatın bir parçasıdır.

Esra Tüzün